kafe önü / çay saati
akşamın avlusuna kurulu masa
akşam dedikse kafeste çırpınan kuş
gölgesi terk edilmiş akasya yalnızlığı
aradığı avuç içi huzur
( eksik bir şeyler var günde
an'a mührünü vuruyor hüzün
güzün dip notsuz takviminde
alaturka ölümü seçmiş ömrün
alıp veremediği her nefesi sur )
yaprağın dalından düşmesidir akşam
güneşin öperek ayrıldığı mavileri
doldurur kızıl ve gri
mekandan / an'dan kopan düşler
yolcusuz limanlara savrulur
( esmer ürpertiler can/anı
alabora olurken ufukta gün
huysuzlaşıyor sözcükler / birazdan
durgun bir şiir gibi akar gördüğün
yüreğimin çığlıkları duyulur )
akşam... ilk saatleri gecenin
iğinde acılar eğirir içim
kuşları yuvasına kilitlese de ezan
ne ben uyuyabilirim
ne kuşlar uyur