"Yazarlar, ölümsüzlük arayan sineklerdir; editörler ise sineklik." - Dorothy Parker"

Çay ve Sonbahar

yazı resim

İpekten bir hayali süzerken suya nihal.
Sızar yüreğimize sureti gül misalin.
Değer dudağımıza buse tenli bir masal.
Bestesini naz yapar muhal olan visalin.

Zevale ererken gün sinede bir yer üşür.
Bardağın buğusunda rüya görür cerenler.
Demliğin derununda haz huzurla öpüşür.
Turnalarla yol alır sudan hayal derenler.

Su som öykü anlatır dudak özenle okur.
Kaç kralın buyruğu kaçıncı mevsimde sır.
Çaydanlığın hülyası kaynar hep fokur fokur.
Betimlemeye sığmaz sürer bu hâl kaç asır.

Bu dem böyle sürerken bazen geç nazen erken.

En nahif yerimizde hüzün mahreçli bir har.
Buruk tebessümlerin rengi karışır suya.
Efsane demlerinin rüknü çay ve sonbahar.
İncinir ince belli gelmez fazla hayhuya.

Bir vedaın son demi gülümserbize içten.
Burukluğun bestesi zarafet yurdunda düş.
Düşmez bize katresi haz almayız sevinçten.
İz bırakır dudakta sonbaharda son öpüş
Ankara, 21.10.2012 İ.K

KİTAP İZLERİ

Nohut Oda

Melisa Kesmez

Melisa Kesmez’in ‘Nohut Oda’sı: Eşyaların Hafızası ve Kalanların Kırılgan Yuvası Melisa Kesmez, üçüncü öykü kitabı "Nohut Oda"nın başında, Gaston Bachelard'dan çarpıcı bir alıntıya yer veriyor:
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön