hatırlar mısın?
yıllar önce,
evde ne var ne yok toplamış,
babadan kalma kamyonete yüklemiştiniz
giderken,
şimdi asfalt olan o daracık yolda
bir mendil salmıştın toprağa...
al ve mor
gözünden bir damla yaş damlamış
benimse yüreğimde bir kor...
“birgün döneceğim” demiştin “beni unutma”
bak!
yine başlıyor kavun mevsimleri
hani çocukken,
dalardık bostanlara
korkulukları vardı, samanın çer-çöpünden
hatta bir defasında,
bir yılan görmüştük
bir de atmaca...
sen,
yılanı görünce atlamıştın boynuma
titriyordun korkudan
oysa ben ne çok sevinmiştim o an
hatırlar mısın?
mızrak yapardık dut ağacından
altımızda çakma bir at,
sen komutan
ben nefer!
ve tarladaki tek düşman, garibim şevket-i bostanlar
hatta bir sefer,
hızımızı alamayıp,
komşunun asmalarına dalmıştık ya
ihtiyar,
“ulen” demişti “veletler...”
senin üstün başın çamur, saçların kısa
inandıramamıştık deli bir kız olduğuna...
hatta bir akşam,
kaçamak bir sahil macerasında
ben alnımı çarpmıştım kayalıklara
sen ağlamıştın...
o günden sonra yüzümdeki o yara,
her günbatımında kanar durmadan...
yokluğunda buram buram,
kekik kokuları karışır kavun mevsimlerine...