Elimde bir şemsiye ,
Ve bir yelkenli yüreğimde ;
Yağmurlar yağıyor ,
Açılıyorum ufuksuz denizlere ,
Sensizliğin debisi yükseliyor içimde ,
Seni düşündükçe …
Kaybolmuş yok ki rotam ,
Nede yelkenim tamam ,
Yırtık bir yelkenim var ,
Bir de sandalım tahtadan …
Hem cahilim, hem fakir ;
Atmışım kendimi görmeden hakir,
Bende üfler olmuş Sur’unu İsrafil…
Aşka kanıp kendimi Nuh sandım,
Yetmedi tahta sandalımı gemi yaptım,
Bende ki yangın-ı deryana saldım,
Boğulmaktayım,tutuşmaktayım ve yandım…
İçimde debilerin yükseliyor,
İçimde ölüm çanları çalıyor,
İsrafil son kez Sur’unu üflüyor,
Sen , kıyametim kopuyor…
Ruhumsa yenik düşüyor;
Ufuksuz denizlerinde,
Kahverengi gözlerinde…
Ve uyanıyorum;
Bir şemsiye elimde,
Yağmurlar yağıyor.
Soluksuz yürüyorum…
İbrahim Nazım Ülker