'Benden zarar gelmez
yuvasındaki kuşa,
Kovanındaki arıya.
Ben kendi halimde yaşarım
Şapkamın altında.' ,
Bu dizeleri -lise arkadaşım Asaf Acar'ın sesinden- duyalı tam yirmi altı yıl geçmiş… Neler değişti o günden bu yana yaşamımızda, yazılsa bir roman olurdu herhalde. İlk defa Rüştü Onur adı ile Devrek Lisesi'nde, lise 3. sınıfta tanışmıştım edebiyat hocam Mehmet Yaşar Bilen Bey ve O'nun başkanlığında Kültür ve Edebiyat Kolu'nun hazırladığı Rüştü Onur'u anma “Şiir Gecesi” etkinliği ile. Şairin ifadeleri o kadar akıcı ve yalındı ki, insanı çeken bir tarafı vardı şiirlerinin.
Rüştü Onur, şiirde 'Garip' akımının, Orhan Veli, Oktay Rıfat, Melih Cevdet gibi temsillerinden biri. Edebiyatta yeni şeyler söylendiği için, bugün bu edebiyat akımının temsilcileri unutulmadı elbette. Bugün yeni şeyler söyleyebilmek oldukça güç. Bu yüzden olacak ki Mevlana Celalettin-i Rumi çağlar ötesinden: “Dün dünle birlikte geldi geçti cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım” diyordu. Rüştü Onur'u bugün unutulmaz kılan tek şey, herhalde edebiyatta yeni şeyler söylemiş olmasıydı. Yirmi iki yıllık kısa yaşamına Rüştü Onur, altmıştan fazla şiir, hikâye ve denemeler sığdırabilmişti. Çünkü on altı yaşında yakalandığı ince hastalığın tedavisi ile uğraşacaktı ölümüne kadar.
Bir hastalıktan sonra,
Mektup yazdım eşe dosta
-İadeli taahhütlü-
Ve yıldırım telgraf çektim yâre
-Cevaplı-
Neler olmuş Rabbim, neler.
Ben tüberkülozdan yatarken, hastanede
Dostlar unutmuş adımı,
Yar kocaya gitmiş…
III
Ve dünyamız Rabbim
Bir hastalıktan sonra
Eskisi gibi değil.
Bu şairimiz belli günlerde Devrek'te gündeme getirilmektedir, tıpkı 1983'deki gibi. 29 Nisan 1983, Cuma günü saat 21.00'de şimdi yıkılmış olan Halk Eğitim Merkezi salonunda gerçekleştirilen Rüştü Onur için yapılmış bu etkinlik, ilkti ve Rüştü Onur Devrek halkına görücüye çıkarılıyordu, A. Suphi Altınok imzasıyla; o zamanın imkânlarında oldukça pahalı, şık ve zarif bir davetiye eşliğinde. Rüştü Onur'un hayatını ve sanat yaşamını, Mehmet Yaşar Bilen Bey anlatmıştı gecede. Gecede görev alan Devrek Lisesi öğrenci arkadaşlar, onun şiirlerini okuyor ve onunla neden şimdiye kadar tanışmamış oldukları için hayıflanıyorlardı içten içe. Şairin şiirleri okundukça salonda bir duygu seli yaşanıyordu. Hatta şairin mahalle arkadaşlarından biri, şairin yaşamından kesitler sunmuştu, duygulanarak ve duygulandırarak. Unutulmuş olan böyle yetenekli bir şairi, Devrek halkına yeniden tanıtan Devrek Lisesi'nin o dönem öğrencileri de, şüphesiz haklı bir gurur içinde idiler. Sırasıyla sahneye çıkan arkadaşlar büyük bir coşkuyla okuyorlardı Rüştü Onur şiirlerini:
Söyle Bana Çocuk, Endişe: Asuman Bayramoğlu
Robenson, Memnuniyet: Asaf Acar
Dua: Ülkü Demiroğlu
Şükret Allah'a Çocuğum, Tanrıma, Ellerime ve Ayaklarıma Veda: Güngör Karauğuz
Gün Sonu, Kuşluk Vakti: Ayşe Yağcı
Şair Leyla Sokağı, Nostalji: Muhteşem Sarı
Geçmiş Gün, Gece Yarısı, Beddua: Ercan Değirmencibaş
Denize Serenat, Bir Şarkı Söyle Yavrum: Füsun Bostancı
İtiraf I, II: İlkin Taşçı
Nedamet, Nasip: Kader Kadem
Sen, O'nun Hikayesi: Elif Ünal
Sonra Devrek Lisesi Müdürlüğü, gecede okunan şiirler ile şair hakkında yapılan konuşmayı, o zamanın kısıtlı imkânları içinde teksir ile çoğaltıp, geceye katılan öğrencilere bir nüshasını Mehmet Yaşar Bilen imzasıyla dağıtmıştı. Rüştü Onur adına Devrek'imizde bazı etkinlikler yapılıyor. Hatta şairin düşünüp de kısa sürmüş yaşamından dolayı çıkaramadığı, ancak “Petek, Yaşamak, Şehir” isimleriyle hep zihninde hayal ettiği dergisinin ismi, şimdi 'Şehir' başlığıyla Devrek'te yayımlanıyor.
Şüphesiz Devrek böyle sanat ruhlu pek çok insan, hatta Kurtuluş Savaşımızda önemli rol oynayan pek çok şahsiyetler yetiştirdi. Şimdi halkımızın bu insanlara da vefa borcunu ödeme zamanının geldiğini düşünüyorum. Bunlar arasında bugün unutulmuş ancak hatırlanmayı bekleyen Abdullah Sabri Efendi, Muharrem Saraçoğlu, büyük amcam Hüseyin Başocakcı (Karauğuz), Arap Kazım, Sağır Recep, Pat Ahmet'in Niyazi ve nice vatan evlatları var. Çanakkale'de, Balkanlar'da ve Kurtuluş Savaşı'nda şehit olmuş diğer Devrekli ecdadımız adına Cumhuriyet Alanı'nda bir anıt yapılması, zannedersem bölgenin münevverlerince de şiddetle arzulanan ve beklenen bir projedir.
Aslında daha önce de yazdım ama beni duyan olmadı! Devrek'te, her yıl Baston Festivallerimiz kapsamında ya da uygun görülecek tarihler arasında, Belediyemiz ve Devrek Meslek Yüksek Okulumuz işbirliği ile iki ya da üç gün sürecek Devrek tarih ve kültür sempozyumları tertiplenmiş olsa, her yönüyle münevver olan halkımız daha da aydınlanacaktır. Ulusal ya da uluslararası noktada Devrek'te düzenlenecek olan bu bilgi şölenleri ile Devrek ve çevresinin kültür, edebiyat ve tarihi dokusu bilimsel temellere dayalı olarak ele alınacak ve bölge halkı doğru, bilimsel bilgiler çerçevesinde aydınlanmış olacaktır. Dolayısıyla sunulan bu bildirilerin yayımlanmasıyla, hem bölgemiz ve hem kültürümüz, hem de tarihimiz, ulusal ve uluslar arası camiada daha tanınır ve takdir edilir bir konuma gelecektir.
Kalın sağlıcakla…