Domuz Turizmi

Türkiye turizm cenneti. Şimdi de domuz turizmi başlıyor...

yazı resim

]
Bir domuzu sevmem, bir de çakalı…
Gazetelerde, halkın başına bela olan domuzların, ülkeye turist çekeceğini okuyunca, kafam karıştı.
Türkiye, turizm cenneti derlerdi de bu kadarını beklemezdim doğrusu… Deniz turizmi, tarih turizmi, doğa turizmi, inanç turizmi derken… Bir de domuz turizmi başlayacak anlaşılan.
Kilosu 10-15 Euro’dan gidiyormuş domuzun. Besili bir domuz da, 150 kiloymuş. Yani ortalama bir domuz 2.5-3 milyar lira, domuz avlamanın birinci cazip yanı fiyatı yani.
İşin bir başka tarafı daha var. Domuz, bir tarlaya girdiğinde, yiyeceği kadar ürünü yer, geri kalanın hepsini talan eder namussuz… Ulan pezevenk, (Duruma göre kahpe) yiyeceğini ye, acıkınca gel, bir daha ye. Tarladaki pancarın, üzümün hepsini niye berbat ediyorsun? Benimki de laf mı yani, adı üstünde domuz işte. Sırf başkalarına zarar veren bir karakterde olmasaydı, domuz olur muydu?
Domuza benzeyen insanlara da rastlamışınızdır mutlaka. İşi gücü başkasına zarar vermek olan mahlûkatlar… Kendinin tırnak kadar bir çıkarı olduğunda, başkalarını dağlarca zarara uğratmaktan çekinmeyen yaratıklar. Aman dikkat edin bu tür insan kılıklı domuzlara…
Laf açılmışken ben bir de çakalı sevmem. Bu şerefsizler de hayatta bir defa olsun avlarını kendi bulup, parçalayıp karınlarını doyurmazlar. Avcı hayvanları uzaktan takip derler. O ne zaman bir av yakalar, yemeye başlarsa, gidip elinden alır, kendisi yer. Bre çakal, Amerika bile sömüreceği ülkeyi kendisi işgal ediyor. Sen, ondan da betersin ki, başkalarının emek verdiği rızka beleşten el koyuyorsun.
Ha, diyeceksiniz ki, domuza benzeyen insanlar var toplumumuzda da, çakal kılıklılar yok mu? Olmaz mı?.. Pusuya yatıp, birilerinin emek vererek elde ettiklerini, sinsice, kurnazca ya da zorbalıkla alıp, mal-mülk dinenler o kadar çok ki etrafımızda.
Çakalın iğrenç bir özelliği daha var. Yavrularına yiyecek bulmak için ininden çıktığında, el koyacak bir av bulamazsa, inine dönüp yavrularını yer alçak…
Neyse. Çakal konusunu bir başka zaman daha ayrıntılı açarız. Biz dönelim şu domuz turizmi meselesine.
Domuz ne kadar şerefsiz, ne kadar namussuz olursa olsun, sonuçta yi para ediyor dürzü (Duruma göre, fahişe). Yani kıymetli… Bu kıymetinden dolayı da yurt içinden ve yurt dışından gelecek turistler, domuz avladıkları veya vurulan domuzları satın aldıkları bölgeye iyi para bırakacaklarmış. Velhasıl bir taşla iki kuş. Hem, hain domuzu temizleyeceksin ormandan, hem de para kazanacaksın.
Aklıma yattı bu iş. Şahsen ben varım domuz avcılığında.
Lakin;
Ozan Hasan Hüseyin’in, “Acıyı bal eyledik” şiirinde;
hor baktık mı karıncaya
kırdık mı kanadını serçenin
vurduk mu karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insana…
Dediği gibi, karakterimiz, yapımız müsait değil bu avcılık mesleğine. Hayatımda hiçbir canlıya ateş etmedim. Ne bir insana, ne bir hayvana tabanca, tüfek doğrultmadım. Sitemizde avcı varsa bilir. Bana bir akıl verse, silahsız, tüfeksiz ve de ateş etmeden avcı olunur mu? Gerçi ben de biliyorum, bu işi susuz, sabunsuz yıkanmak gibi bir şey olur da; gene de mümkünü varsa bir çaresine baksalar.
Velhasıl, bu domuz avı iyi iş. Acilen sürek avına başlanmalı.
Tüfekleri indirin duvardan, fişeklikleri geçirin omzunuza, av bıçağınız belinizde olsun. Savulun domuzlar “biz” geliyoruz…
“Biz” dediğime bakmayın. sitemizdeki uzman bir avcı arkadaşın komutasındaki av ordusu dağlara doğru yol alsınlar tez elden.
Toplum içine karışmış insan kılığındaki domuzları da bana bırakın.

Başa Dön