Düşler Aleminde Bir Düşüm

Sorular sorma sende ferman veren padişahlar gibi bana çünkü ne ben o Sinan’ım nede sen o padişah. Bir nedeni var işte her şeyin. Bir düş bir gülüş, bir umut bin mutluluk.

yazı resim

Çık gel artık saklandığın tozpembe bulutların arasından. Güneş açsın, yağmur dinsiz, toprak kurusun, çimenler yeşersin, çiçekler açsın artık ruhumda. Bedenimin neşesi gözlerimden okunsun, soranlara dilimden adın dökülsün. Küçücük mutluluklar yetmez oldu artık bana, huzur lazım artık bana. Belki bedenimin yaşıyla ruhumun yaşının arasındaki farktandır anormal isteklerim.

Nice umutsuzlukların ardından nice umutlar doğdu yeniden içimde. O kadar büyük bir alem ki düşlerimi kurarken umut ettiğim dünya ve içinde yok olanlarla birlikte var olanlar iç içe. Belki hayal beklide bir düş gerçekleşmesi imkansız. Ne olursa olsun ben yokkende vardı düşler alemi ve ben varkende var, ben yokkende olacak birilerinin düşünde.

Bir gün mimar Sinan’a bir buyrukla gidip orada bir cami yapılması söylenmiş ve vakit kaybetmeden gidip inşaata başlamış. Cami bitmiş sıra minareye gelmiş ve minarenin yarısını yapıp işçilere tatil vermiş. Gel zaman git zaman derken padişahın kulağına kadar gitmiş. Caminin minaresini yarım bırakıp kaçtı gitti diye. Padişah hiddetlenip hemen bir ferman çıkartıp hemen yanına çağırmış bizim Sinan’ı . Sinan acele ile padişahın huzuruna çıkınca padişah sormuş Sinan anlatmış nedenlerini tek tek neden yarım kaldığının minarenin. Padişah anlamış Sinan’a aferin demiş. Sinan derdini padişahın anlayacağı dilde anlatmamış olsaydı ne Sinan’da baş nede minarede taç olurdu. Sinan’nın cevabı basitti ama padişahın padişahlığını yüceltmişti. Ne demişti Sinan:
-Hünkarım emrinizle dediğiniz yere adınıza yakışır bir cami yaptım. Lakin toprağı yumuşaktı. İstedim ki minaresi de cami gibi adınıza yakışır heybetli ve görkemli olsun. Adınız gibi uzun ömürlü olsun. Yarım bıraktım ki temeli otursun, sizin halkın gönlünde yerinizin oturduğu gibi, sağlamlaştığı gibi sağlamlaşsın ve nesiller boyunca ne eğilsin nede bükülsün, ne çöksün nede göçsün.

Sorular sorma sende ferman veren padişahlar gibi bana çünkü ne ben o Sinan’ım nede sen o padişah. Bir nedeni var işte her şeyin. Bir düş bir gülüş, bir umut bin mutluluk.

Başa Dön