Düşzede

yazı resim

kimler deşti, kim değiştirdi seni?
yüzün gözün şişmiş, örselenmiş gibi şakaklarında sakladıkların..
hiçlikle kutsanmış zamanında, yalpalanmış yalnızlığında,
sıkışmış gibi gözbebeklerin..
gizlediğin acılarin, parlattığın öfkelerin ve sakladığın bir yalın "sen"..

düşlerin gibi parçalanır yüzün dokunduklarinda,
düşlerin gibi düşer yüzün uyandığında..
yüzünde yüzdürdüğün balıklar var senin..
pulları yalnızca gece güneşinde parlayan,
pulları yalnızca “yalnızlığında” parıldayan,
ve yüzünde yaşlandırdıkların var senin..
kimselere dokundurtmadığın; ince ince dokuduğun,
ince ince dokunduğun hayallerinle dolu dünyanda..

kimler deşti, hangisi değiştirdi en çok seni?
bez bir bebekti belki de hayat koynunda uyuttuğun;
göğsüne diken gibi batan dikemediğin yerlerine usulca sokulduğun,
kanadığını farkedemediğin ölümcül yaralarinla yaşamayı öğrettikleri bir hayat..
çocukken bir heves ipinden koluna bağlayarak oynadığın uçan balonlar gibi,
sabah uyandığında söndü mü yoksa senin aşklarında hava aydınlanınca?
Derin bir sessizliğe mi büründü gözlerin gecenin avcunda yoksa..

bulamadı kimse saklambaç oynarken aslında sakladıklarını,
bulamadı kimse saklambaç oynarken gizlendiğin yeri,
gizlendiğin zamanı ve yalnızlığı,
ve sobeleyemedi hiçbiri..
sobeleyemedi içinde saklandığın odaları, beslediğin yaramaz yarasaları ve yaraları..
sürekli kırpıştırdığın göz kapakların gibi gidesi vardı çünkü bakışlarının buralardan uzağa..
biliyorum..
gidesi ve dönmeyesi vardı..
değişmeyesi vardı ısrarla "sen"'in..
kimseleri görmeyesi, kimselere görünmeyesi vardı..
hayal ordusuna katıldığın günden beri
kuşandığın silahlarınla öldürülmeyi beklediğin bir kendin!
gidesi ve dönmeyesi vardı..
öldürdüğün yüzlerce yüz, yüzlerce yüzyıl ve yüzündeki kayıp çocuk..
yıkadığın geçmişin gibi yıkıldığın duvarların ve üzerine yıkılan sözler..
öldürdüğün onbinlerce düş gibi üşüdüğün ve korunmak için kalın giyindiğin bir derin vardı zırh misali üzerinde..
gidesi ve dönmeyesi vardı “sen”in biliyorum..
öldürdüğün sen gibi..
dönüşmeyesi vardı hiçbirşeye düşlerinin..
gidesi ve dönmeyesi vardı...

İnkar edilemez gerçeğin bilirim,
intikamın gibidir gözlerin puslu ve damarlı..
hayatın üzerine oynadığın, hayatını adapte ettiğin bir film gibi her şey,
ama senin yönettiğin, müziklerini yaptığın, sonu senin elinde olan bir film..
ve oyuncuların..
başrolde sen.
Yan rollerde bir başka sen, ve yine ardında başka bir sen daha..
Yan rollerde acıların, derine çengellediğin aşkların,
oyuncaklarinin içinde sakladığın çocukluğun..
Yan rollerde pıhtılaşmış öfkelerin ve görünmeyen yüzler..
At sevmediğin figüranları!
Yoklar zaten!
At sevmediğin yüzlerini!
At sevemediğin acılarını!
Sıyrılmalısın bir bukalemun gibi ölü derilerinden ve derinlerinden!
Yırtmalısın derini!
Yırtmalısın kanayan yüzlerini, hücrelerini bölmelisin!
Koparmalısın kafanı ve yenisini koymalısın yerine!
çünkü bu hayat:
bir masal!
bir varmış bir yokmuş..

hayallerin gibi parçalanır öfkelerin sonunda..
düştüğün zaman o boşluğa, gecenin ve gündüzün sonunda,
kimseler yoktur aslında..
düştüğün gibi kalırsın, düştüğün gibi bir düşsündür artık,
zamanın ve zamansızlığın ortasında..
bu hayat yalan bir düş belki de,
bir varmış bir yokmuş..
ve ben,
Yokoldum..

]

Başa Dön