Ebruli / Arsız Bir Nefesleniş

Adını güzelliğinle anmak demek yeryüzünün bütün çiçeklerinin kıskaçlıktan çıldırması demektir. Irmakların durması suların kuruması, yağmurların yağmayıp gök kubbede kalması, yemiş vermeye durmuş ağaçların büyümeyi unutması demektir.

yazı resim

Her gece ayın kirpiklerine gözlerinden çaldığım kelimeleri bağlayıp sana yazmaya niyetleniyorum Ebruli. Kırkikindi yağmurları gibi akşam serinliğine tutulan parmaklarımı teninin beyaz sayfalarında gezdiriyorum hiç utanmadan.

Bir felaketti güzelliğin Ebruli.

Derinlerden gelen bir darbe gökten apansız inen bir azap gibi yıkar geçerdi gözlerin her şeyi. Ardında, savaş sonrası cesetler bırakıp giden bir ordu gibi harabeye çevirirdi her yeri. Sanki Allah, tüm duaları denizlerde uyutmuş, ibadetlerde büyütmüş, meleklerle yürütmüşte adına Ebruli demiş gibi bir şeydi varlığın.

Edilmemiş bir dua, görülmemiş bir rüya, yaşanmamış bir hülyaya benzerdin.

Bir kırlangıcın tarifsiz gülüşü gibi anlatılması mümkün olmayan bir şöleni andırırdı güzelliğin. Kanatlanıp uçan bir kuşun kristal gözlerinden dökülen yaş gibiydi duruşun. Deniz kokusu gibi başka kokardı yanaklarının derinlikleri. Gidilmemiş bir ülkeye sınır çekilmemiş imgeye benzerdi keman kaşlarının güneş doğmamış toprakları Ebruli.

Keşfedilmemiş bir coğrafya gibiydi dudaklarının kenar mahallelerinde saklanan öpücüklerin. Sanki güneş güneşle yoğrulmuş, ateş ateşle kavrulmuş, rüzgâr rüzgârla savrulmuş gibi bir şeye benzerdi gülüşün. Ne okunabilecek bir kitap, ne duyulabilecek bir hitap, ne bir hece, ne bir bilmece nede kutup çizgilerinde yükselen hayali bir dönenceydi gözlerin.

Her gece yıldızların koynundan kır çiçekleri yağardı gözlerinin kestane renkli topraklarına. Her sabah kutsal tenine Uruc etmeye çalışırken dünya, ben bakışlarının fırtınasında alabora olan sabırsız cümleleri tutup zapt etmeye çalışırdım hercai. Her akşam ruhumu sayfalarca geniş bir çöl uçsuzluğunda içime serip, arınıp ağırlıklarımdan çırılçıplak efsane güzelliğinin sınırlarına gelirdim.

Ne zaman seni yazmaya niyetlensem Ebruli, en büyük sıkıntım ve eksiğim heybemdeki kelime mahşerine rağmen seni anlatabilecek tek bir kelime bile bulamamam oluyor. Her cümle yüklemini kaybediyor bağlaçsız bir hiç oluyor huzuruna gelirken. Kifayetsiz kafiyeler mahşeri kesiliyor yer gök Ebruli.

Unutuyorum cümle nasıl kurulur, paragraf nasıl yazılır, nasıl olur fiziksel betimleme, nerde virgül olmalı nereye noktalar konmalı hatırlamıyor, şaşırıp kalıyorum, çaresiz firari oluyor kalemimin isyankâr tarafları

Şimdi her akşam, adın için kıyama kalkmış Elif Be ve Ra harflerini gözyaşlarımla yıkayıp siyah zambakların koynuna asıyorum sevgili. Cezimi Benin kanatlarına bağlamadan Ötreyi Ranın sırtına bindirmemeye and içiyorum.

Derken, bir fırtına kopuyor adının sınırlarında.

Dalgalanıyor dağ-taş, yerin damarları titriyor. Sevinç çığlıkları arasında binlerce beyaz ve bakire at rüzgârlanmış yelelerine gözlerini bağlayıp deli-dolu uçurumlarına koşuyor Ebruli.

Adını güzelliğinle beraber anmak demek milyonu milyonla çarpmak demek gibi bir şey sevgili.

Yok, yok, bu yetersiz bir betimleme

Adını güzelliğinle anmak demek yeryüzünün bütün çiçeklerinin kıskaçlıktan çıldırması demektir. Irmakların durması suların kuruması, yağmurların yağmayıp gök kubbede kalması, yemiş vermeye durmuş ağaçların büyümeyi unutması demektir.

Seni anlatabilmek için kullandığım her kelime Kenan Çöllerini inleten Yakupun çaresizliğini yaşıyor şimdi. Yusufun kuyusuna inen kovanın her saniye Güneşe yaklaştığını bilmesi ile sevinçten çıldırması ne ise senin için kullandığım cümlelerin sarhoşluğu öyledir. Günlerce yukarıdan dökülen ışık huzmesine bakıpta babasını içine biriktiren Yusuf gibi seni öyle biriktirdim öyle yığdım ki içime, görsen kendi kendine vurulur, kendi kendine âşık olursun Ebruli.

Boşuyorum şimdi her şeyi,

Arınıyorum tüm cümlelerden, yele veriyorum seni anlatabilmek için ayağa kalkan lehçelerimi. Seni en güzel senin güzelliğin anlatır.

Kabul et seni anlatabilmek için nasıl çaresiz kalıyorum bunu gösterebilmek için yazdığım bu sessiz seslenişi.

Kabul et ölmemek için yaptığım
bu arsız nefeslenişi
Ebruli.

17 Haziran 2012 - 23.37

Başa Dön