Dudakların Eflatun
Sarınkanlı bir günah; mahremiyetin kuytularında rakseden...
Ve dudaklarım
Adınla kanattığım dudaklarım çatlamıştır susuzluğundan, haberdar mısın?
Ulumalarıyla dağların eteklerinden, şehirlerin düzlerine isyanını dillendirirken kurtlar, benim sana seslenmemi çok görme..
Kulaklarım sağırdır,
Kendi sesimi tanımaz
Sen ses vermedikçe...
....
Gece ki uğruna gazeller yakılır,
Masallar dökülür semanın gövdesine..
Susarım o vakit Eflatun;
Aynasını açıp gülcemalinin,
Elif Elif adını yazarım gözbebeklerime...
Adın ki başlangıcıdır evvelin
Ve
Adındır,
Temelini yüklenir ahir vakitlerin..
Adını anıyorum Eflatun, dudaklarım kanıyor...
Binbir kelam haykırıyor içimde Eflatun
Ben sana su/s/
uyorum...
Biliyorum oysa Eflatun,
Susmalarımın günahının beni yakacağını...
***
Yağmalanmış bir aşka inat; sana sakladığım son iki kelimeden birinin boynunu vurdu zaman,
Diğeri kendini astı bize acımadan...
***
Dilim lâl artık,
Ve gözlerim aşkın huzurunda suskun
Sana susuşlarımı getirdim bu gece Eflatun,
Duymuyor musun?..
...
....
......
Elif..
Lam..
Mim....
Sessizce ağlar çocuk...