Bugün sana yazmayacaktım. Adı yalanla anılmayan sevdalardan bahsedecek, kirpiğine ayrılığın gölgesi düşmemiş kadını, yüreği kollarından güçlü adamı anlatacaktım. Yani biraz da masallarla avunacaktım; masallara inanan küçük kızı, vaktinden önce acılarla büyütmeseydin eğer…
Bugün seni düşünmeyecektim. Okuduğum romanlardaki hayatlara dalıp, kendi hayatımı unutacak,içlerinden bir kahraman seçip, mutluluklarına ortak,acılarına yoldaş olacaktım. Baş karakter senin şehrinde yaşıyor diye en sevdiğim yazara küsmeyecektim. Yokluğunu dahi fark etmeyecek bir şehri, sensiz yaşayamayacak kadına tercih etmeseydin eğer…
Bugün adını anmayacaktım. Hatta adını baş harfini alfabemden söküp, seni anımsatacak hiçbir cümle kurmayacaktım. Yani susmak zorunda kalacak ama umursamayacaktım. Suskunluğun sözlerinden daha çok yaralamasaydı eğer…
Bügün gözlerinle buluşmak istemeyecektim. Bir zamanlar içinde kendimi gördüğüm gözlerde, görüşümü engelleyen bulutlar yaratmana rağmen tek bir damla yağmuru sensizlikle kuruyacak toprağıma çok görmeseydin eğer…
Bugün sesini duymak istemeyecektim. Başka seslerden başka sözler duyacak, her duyduğuma inanmayı seçecektim. Kulağımın hafızasında ‘hatunum’ diyen sesin yankısıyla inancım da yıkılmasaydı eğer…
Bugün dudaklarıma sahte bir tebessüm yapıştırmayacaktım. Gülecektim ve güller açacaktı yüzümde, gülecektim ve bahar gelecekti bu şehre. Beni mutlu etmeyi bir kere gerçekten denemiş olsaydın eğer…
Belki de bugün seni unutacaktım,kanayacağını bilmeme rağmen yüreğime adını bu kadar derin kazımış olmasaydım eğer…