Fanfinfon Çorbası

Malzemeleri okuyunca, ‘ Bu ne boktan çorba böyle , diye burun kıvıranlara bir çift sözümüz var: Bu çorbanın başına bağdaş kurup kendisinden geçercesine kaşık sallayanları görmüyor musunuz be kardeşim. Bir kere de ‘ hamdolsun , deyin yahu!...

yazı resim

FANFİNFON ÇORBASI
Bilindiği gibi bir çok televizyon kanalında yemek programı yapılıyor. Üstelik bu programlar izlenme rekorları da kırıyor. Bunlar birer yarışmaysa, yarışma konuları da; görgüsüzlük, ikiyüzlülük, dedikodu gibi pespayelikler olmalı ki, izleyenler arasında bile zaman zaman kendisinden utananlar oluyor… Utanan utandığıyla kalıyor. Zira orada bulunanların genel eğilimine göre seçim yapıldığı için, utanan kişinin kanal değiştirmek gibi bir lüksü olmuyor, genel olarak.
Söz konusu olan, genel eğilim olunca bizim de içimizden bir çorba yapmak geldi. Yapacağız yapmasına da, iyi ki yarışma ortamına düşmüş neyin değiliz. O bakımdan keyfimize diyecek yok!
Fanfinfon, anlamadığımız bir yabancı dilin tanımlanması için kullanılan bir sözcük.
İşte malzemeler:
- 10 tane Brüksel lahanası,
- Bir kiprit kutusu büyüklüğünde Amerikan - turkey ( törki )- hindi bulyon,
- Bir fiske Nato gücü,
- Zamane medyası bir gazetenden otuz iki kupon,
- Küçük bir tüp İsrail gazı,
- Gümüş bir ibrik dolusu kulleteyn,
- Bir avuç minare gölgesi,
- Birkaç cigaralık Susurluk tozu,
- Bir çeşm-i bülbül sürahi dolusu Feto gülyağı.
Malzemeler bunlar. Ayrıca arzuya göre, bir tutam it kılı, bir kaç dal postal bağı, iki parça nal kırığı ile bir yüksük ölçü eski kaşağı pası da ekleyebilirsiniz. Kaşağı pası, görgüsüz zenginlerin yılbaşı menüsünde yer alan çorbalarda kullandıkları altın tozu yerine kullanılacaktır. Son anımsatma: Minare gölgesi elde edemeyenler, malzemeden çalındığı için fırtınadan yıkılan bir minareden minare kırığı da kullanabilirler.
Malzemeleri okuyunca, ‘ Bu ne boktan çorba böyle , diye burun kıvıranlara bir
çift sözümüz var: Bu çorbanın başına bağdaş kurup kendisinden geçercesine kaşık
sallayanları görmüyor musunuz be kardeşim. Bir kere de ‘ hamdolsun , deyin yahu!...
Son sözü söylemeden, Ahmet Rasim’ in, ünlü çorbacı dükkanlarının duvarlarında görerek okuduğumuz dörtlüğünü buraya alalım mı? Peki! Öyle olsun:

kana kuvvet, göze fer, batna ciladır çorba
illeticua deva, mahzi gıdadır çorba
alemin sevgilisi dense sezadır çorba
agriya dost, muhibbi fukaradır çorba

Bu dörtlüğü buraya, adını bu yergi yazısında kullandığım için çorbadan özür dileme bakımından aldım.
Malzemelerini verdiğimiz Fanfinfon Çorbası nasıl mı yapılacak? Neyin yanında, nasıl ve hangi vakitlerde mi kaşıklanacak?
Açık söylemek gerekirse bu çorba işi, Ergenekon işine döndü. Ben bunu yapmam, yapmadığım gibi soframda yer de vermem. Zaten yapanı da var, kaşıklayanı da var, alıp satanı da… Yiyenler yesin! Tevfik Fikret’ in Han-ı Yağma ( Yağma Sofrası ) şiirinde dediği gibi:
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Afiyet gülbahar olsun!

Başa Dön