Durumu uzatmamak adına idareten kurduğum cümleler var. Tartışmasız, sırf söylemiş olmak için söylediğim cümleler...
Beni saatlerce esir alıp, sonra otomobiliyle evime bırakan arkadaşıma ağız ucuyla ''Gelmez misin?'' demem gibi. Başka bir şehire tayini çıkan iş yerindeki mesai arkadaşıma ''Bir gün ziyaretine geleceğim'' demem gibi. Askerden terhis olurken en sevdiğim asker arkadaşlarıma ''Mutlaka tekrar görüşeceğiz'' demem gibi. Ya da beni terk etme hazırlığında olan kız arkadaşımın ''İstersen ilişkimize biraz ara verelim. Sonra yeniden deneriz,'' cümlesini duyduktan sonra ''Tamam. Kendine iyi bak. Şimdilik hoşça kal,'' demem gibi.
Beni terk ettiğini kibar bir dille söylediğini ve kendisine de çok iyi bakacağını ve hoş kalacağını bilmezmişim gibi kurduğum fuzuli cümleler... Kaba bir hesapla zaman ziyanı cümleler ömrümden yirmi beş yılımı aldılar götürdüler. Geriye kalan on iki yılımı da çocukluğuma vakfettim. İnce hesabaysa ezelden beridir aklım ermez. O yüzden rakamlara fazla takılı kalmayın.
Yukarıdaki metinlerden sonra genel hatlarıyla yaşamımı deşifre ettiğim için içimde fuzuli olmayan bir cümle kurmanın çocuksu sevinci. Ve son olarak da yalandan bir kapanış cümlesi: ''Yaşamayı seviyorum, herkes gibi.''