Rüzgar akasya çiçeklerini, yeşil dallarının arasından kopararak yerlere serpiyor.
Güneş çamların reçina kokularını emerek, rüzgarın soluklarına veriyor...
Deniz göğün bulutsuz maviliğini içine almış.
İlk yazın sonbaharından bir gün...
İlk yazın sonbaharından bir gece...
Yaşanmışlığın bir parçası olarak, gece yarısı çam ormanının içinde sonsuz bir yalnız hissiyle uzanan denize baktım. Gecenin sessizliğinde ağustos böcekleri o bildik, ama her dafasında daha içli tını ile karanlığa dağılan şarkılarını söylüyorlardı. Bense elimdeki gitarımla henüz öğrendiğim şarkıyı mırıldanıyorum. Dalga sesleri rüyamdaki denizin martı çığlıklarına karıştı, çakıl taşlarının sesindeki aruza sarındı kelimeler...
Uykusuz bir gecenin sabahında denizle dilsiz bir söyleşi tutturdum. Ağır ağır sulara çekilen yaralı güneşin sarhoşlığunu yaşadım. sessiz geçen gecenin ardından, telefonumun saat alarmı yeni bir güne başlamam için yeniden çaldı...
07:00
8-Eylül-2003
Gece...
Gecenin sessizliğinde ağustos böcekleri o bildik, ama her dafasında daha içli tını ile karanlığa dağılan şarkılarını söylüyorlardı...