Düşlerimde bir yol var ki dostlar çıkıpta dönülmeyecek cinsten. Öylesine mahzun, ışık yoksulu bir gecenin koynunda kendinden yanmalı kandillerle yarışa yarışa istikamet belirlemeden cebimde de beş kuruş para yokken ümitlerimle, sevdamla ve inatçı sadakatimle eski şehirlere bir çift göz uğruna giderim de ancak sabaha değin dönerim dostlarım. Hasreti yakar oldu içimi, yokluğunu yatağa girip ışığımı kapattığım an yüreğime vurur oldu gece, sesinden de mahrumum uzun zamandır. Gece yolculuklarım hep bu sebeplerden, başkalarının sandığı gibi uçarı, deli, enteresan olduğumdan değil yani biline. Bu ölüm yada yokluk adı her ne ise nasıl bir şey ki bu kadar derinden kanatır yüreği ve yapayalnız savunmasız bırakır insanı diye sorsam cevap alırmıyım ki yada aynı dertten muzdaribiz diyen biri çıkarmıki içinizden. Toprak olsa üstüne örtülen, tırnaklarımla kazırım bıkmadan usanmadan bilirsiniz, olmazsa ben de toprağa karışacağım günün ümidiyle yaşarım işte yaşamak denirse bir nevi ölüm benimkisi, hasreti içimde sıcacık kan çünkü. Herşey nafile, etten duvarlar varken beyaz gül teninde ancak gece yolculuğu ve vuslat düşleri kurmak düşer payıma gözleri uğruna. Razılığım ve isyanım var sessiz sedasız. Sıcacık kan yüreğimi bulandırmakta ya yine de kendimi avutmaya çalışıyorum uzakta da olsa var diye ama yetişmez oldu tesellilerim hasretime. Ölümün bile benden uzak olacak, belki haberim dahi olmayacak yani ben en azından sesini duyma ihtimalim var derken sesin bir kır çiçeği olmuş olacak toprağa karıştığından, kim bilir? Sesimi dahi duyuramaz oldum ya isyanım bu yüzden yani çaresizliğimden. Varsın ya kavuşma ümidin içimde olsun yine etten duvarlar sarsın seni yeter ki sağ ol razıyım hasretliğe desem de ... Anlam veremiyorum sana ve yüreğimdeki duruşuna o nasıl duruş ki ne beri gelmeyi ne de öte gitmeyi bilir. Ölümüm sensizlikten olacak bildim. Boğazımda beklettiğim, hasretimin böğrüne konduracağım kocaman bir yumruk var. Sesin kaldı bir tek geriye, öyle derinden ve uzak. Yüzünü unuttum zaten, hasretinle dost oldum olalı. Kızgınım bütün sevdamla sana. Bil istedim.
Yüreğim almaz artık başka sevdaları, kandıramam ki başkalarını da yüreğimdesin diye, senide anlatamam öyle ulu orta, başka yüreklere mahremsin çünkü. Evlen artık diyen herkese de düşmanım hele yaşın geldi geçiyor birini sevmelisin diyen yaş ile sevda arasında orantı kurmaya çalışan müteahhit beyinlilere ise kılım. Bak yine sinirlendim:( Evlenmiyorum var mı itirazı olan? Sevmeden, sevildiğimi bilmeden hele de mutlu edeceğime ve mutlu olacağıma inanmadan asla! Vallahi kapris değil yaptığım olmaz kardeşim olmaaaz niye ısrar edip durursunuz da beni hasta edersiniz. Zaten hayır deme özürlüyüm olmaz diyene kadar akla karayı seçtiriyorsunuz bana.
Olmazki ama ya! ne güzel gece yolculuklarımı anlatacaktım dostlarıma; düşlerimi, düşlerimdeki ellerini, biçimli dudaklarını, kirli sakalını, şefkatli sesini ve en çokta rengini hala bilmediğim gözlerini... Bir tek anlatmadığım beni sarıp sarmalayan sıcacık yüreğin olacaktı. (çünkü hiç olmamıştı öyle bir yürek!) Keyfim kaçtı şimdi, zaten özlemişim seni buram buram, neyse artık başka zaman...
gece yolculuklarım, düşlerimle eski şehirlere
Dertleşmek istedim sizlerle, razılığım ve isyanım var sessiz sedasız.