Hafif esintili bir hava var dışarıda. Ben ise içeride, kulaklarımda etnik bir müzik..
Çabalayışımın sonucunda kenara sıyırıp bıraktığım karanlık ruhumun parçalarını hatırlatıyor az biraz. Geçmişimle barışık olmamın güzel olmayışı da buradan sonra başlıyor. Zihnimden akan düşünceleri durduracak bir set, tekrar hissetmemi sağlayacak bir gülüş yaratmalı tanrı.
Hazır tanrı demişken..
Tanrıça olabilir nitelikte bir kadın tanıyorum. Ona inanmak, güvenmek istiyorum fakat onlar bizi her zaman yanıltmıyor mu? Bana karşı beslediği düşmanlık zerreleriyle o da beni yanılttı. İçimdeki şeytanımsı ruhu şahlandırdı. Onun yapmak istediklerine karşı gelişim de bu yüzden.
Ah konuyu saptırmamalıydık..
Geçmiş diyorduk.
Geçmişimizi unutturabilecek, ayrıca ondan da bir parça var.
Yüz yirmi basamak ile çıkılıyor, göğe çıkılıyor, göğe varılıyor.
İzliyoruz oradan bulutların ağlamaklı yüzlerini.
Bazen onlar ağlıyor bizim yerimize. Ayaklarımız yine o son duraktan bir önceki durağa yürütüyor bedeni.
Bekliyoruz, bulutlara dert yanıyoruz.
Tüm geçmiş kapıdan çıkıyor 12.40da.
Biz de arkasından bakakalıyoruz..