Gittikçe kalabalıklaşan yalnızlığımdan
arta kalan suskunluğum
ve avurtlarımda gün,düşlerime dönüşlerim,
hangi dargınlıktan kalma bu heyula
hangi yıkılmışlıktan.
İşte bir kez daha,devrilir gülleri halepçenin
pusatına zalimin can mı kalır çoğalmalara?
Ben hala çocukuluğumdan kalma bir
dalgınlıkla çözüyorum saçlarımı
kimsesizliğimin pıhtılarından.
Anlımdaki ıslaklığı yokluyorum
parmaklarımı dağıtıp yüzderime,
incinen yaralarımı dürter ihanetten kalma bu efsun,
Kızıltepe'de kanlı işliği gibi Uğur'un
ki yarası sığmaz ömrüne,
Ama geleceğin düşündeyiz hala...
Bana beni sor diyorum,
en çok ben anlatabilirim
sıyrılıp şehla bakışlarından gecenin,
zulmun eteklerinden,kavganın doruğundan
vuruldukça çoğalan,sınandıkça artalan sesimle.
Yeşerdikçe bahar "Geliyé Zilan" da
Düşen her karanfil tohumunu saplar içime...
Sesimde acının birikmesi bundan en çok;etimin yolunması...
Ve kan dolu fanuslar sürgitlerinde ömrün.