bizim bir mandamız vardı; adı Gücük!..onun gücüklüğü kuyruğunun bir karış uzunlukta olmasından geliyordu. şimdi diyeceksiniz ki, kuyruğu neden bir karıştır; hemen anlatayım:
Gücük, çocuk sayılabilecek yaşta, komşunun mısır tarlasına dadanmıştı!..ne kadar gözetlesen, ne kadar oraya gitmesine engel olsan da bir yolunu bulup dalıyordu mısır tarlasına!.yine böyle bir dalış sırasında, eli bıçaklı tarla sahibine yakalandı; yediği kuyruğundan geldi!.yani kuyruğundan oldu mandacık!..
hain komşu, ne olacak...
ben çocuktum o zamanlar. annem pek çok kavga etmişti komşu ile ama Gücükün kuyruğu yerine gelmemişti!.zaman içinde kuyruk iyileşip, kısacık kaldı!.dişi bir malaktı önce, sonra malaklar doğurup malaklara karıştı!..uysaldı, iki yılda bir malak doğururdu...doğurmasına yirmi gün kalana kadar sağılırdı...sütü boldu, iki parmak kalınlığında kaymağı olurdu. kesme kesme koyardık tabağa, ekmeğimizi batıra batıra yerdik..
kısacası iyi mandaydı bizim Gücük!..keşke çamura yatmamış olsaydı!..
şimdi efendim, bunları anlatmak nereden geldi diyenleriniz olacak, biliyorum...hatta dediniz bile, duyar gibi oluyorum...
bu sıralar bir manda lafıdır gider!..kim kime manda, kim kime malak der bilemem ama; mandacı olmak kötüdür beh!..manda(cı) olursan eğer, bizim manda gibi kuyruğunu keserler he valla!.
dadandığın ülkelere dikkat et bayım!..e mi!..
ilahi Gücük!..😀😀