"Yazmak, aslında ölmek için bir bahanedir; okumak ise bu bahaneyi ertelemenin en zarif yoludur." - Umberto Eco"

yazı resim

güneş gözlüm,
gittin, karanlığı indirerek gözlerime,
kuytularda sensiz,
bereketsiz,
çürütüyorum hayatı...
Ne sevmeyi becerebildim seni, ne elimde tutmayı…
Sabredemedim sevebilecek kadar…

Çek git dediğimde
Mahrum kalacaklarımın
öğünlü yemekler
ve ütülü pantolonlardan ibaret olacağını sanıyordum.
Çekip giderken
valizine tıkıştırdıkların arasına
aklımı da koyduğunu anlayamamıştım…
sen gittikten sonra aklım sende kaldı.
Bende kalan şu akılsız başım
Beni darma duman etti…

Gidişinden beri kaç yıl geçti,
Aklım hala başıma gelmedi.
Gelsen,
Aklımı başıma getirsen,
Sevsen,
Sevsem…

Sevdan bende yaşıyor.
Dünyama sığmayan,
Ellerimi tutmayan
Anlatılamayan,
Söylenemeyen
Konuşulmayan,
Canımın içinde canın,
İsmini koyamadığım,
Hissetmekten artık korkmadığım
Yandığım,
Kandığım,
Kanattığım deşip deşip,
Sus pus oluşum,
İnişlerdeki yokuşum gibi bir şey,
Bir şey var içimde
Var iken yok oluşun,
Yok iken var oluşun gibi…

Henüz doğurulmamış doğrularım var yalanlarım içinde,
Adı konulmayan ve benim için artık olmayacak olan bir şey.
Aslında yok olmadı olmayacak bir şey…

KİTAP İZLERİ

Tutunamayanlar

Oğuz Atay

Tutunamayanların Edebi Ayaklanışı Oğuz Atay'ın anıtsal eseri "Tutunamayanlar", 1972'de yayımlandığında Türk romanında bir deprem etkisi yaratmıştı. Yarım asır sonra bile, bu sarsıntının artçıları edebiyat dünyasında
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön