Tam yeni oturmuştum yüreğim ağzımda;
–Hadi git…(!)
diyordu hınzır. Yüreğimi bu sözlerinin acıtacağını sanıyordu…neler görmüştük oysa neler..
Bir de ağlasa tastamam olacaktı tablo… Biliyordum, ki yaşamıştım evvelden. Yalnızın rolünü yalnızken yapmak acıdır, acıtır daha çok. Çoğu da bunu bilirde bilmezden gelir. Gidip yanına dizlerimin üzerinde çömeldim, yumruk yaptığı ellerini öptüm, öptüm arka arkaya. Başımı yavaşça kaldırıp gözbebeğine gözlerimi kilitledim. Yanaklarımızdan eş zamanlı ılık ıslak yollar açıldı, sonra çağladılar ama sessizce. Sonunda tamamlanmıştı tablo.
Nasıl güzellikti bu ey Allah’ ım…(!) Sıkıca sarıldım acısını kendiminkiyle çiftleştirdim…Aynıydı genlerimiz. Kim bilebilirdi bizi bizden daha iyi!
Hastaydı babam. Çözümsüzdü. Ve kör bir bulmaca gibi çözülemeyecektik biz de.
Saçlarımı okşadı pamuk yumuk elleriyle, kulağıma fısıldadı;
-Güzel günler geliyor, sabırla bekle, Yaratıcına güven… Git desem de gitme… Hadi şimdi git… Sımsıkı sarıldık, güvenle sıcacık…
Biliyordum, aynıydı O’ da, inandım…
O tek torunuydu babamın…
27.05.2005
İst.