Hayat karelerden ibaret... ister hayalet ister gerçek. Bazen o karelere atlamak bazen arkana bile bakmadan kaçmak... bazen bu beni alır mı korkusu bazen ben oraya fazlayım kuruntusu. Hiç bitmeyen bir karşılaştırma skalası. Ondan yüksek bundan alçak ondan pürüzlü şundan düz. Bazıları çok renkli ve de bu uğurda belki de daha aldatmacalı... içine atlamak an meselesi. Kareleri koyulttukça, ayı kendimize yaklaştırdıkça... arkadan bir ‘’Haydi!’’ sesi ‘’Haydi Ne Duruyorsun? ‘’ gözler ararken bu yolun dönüş labirentini ‘’ya yoksa ? ’’ lar kemirir beyninizi!
Kurtuluş yok kaçış yok... kurtuluş yok eee gönlünden kaçamıyorsun ki! Kaçış yok Girince de bir türlü çıkamıyorsun ki!
Akıl ve kalbin amansız kavgası. Nerde o birlik? O birlik içindeki seviniş! Baktıkça atlamak istiyorum atlamak istedikçe daha da beter korkuyorum ve de en sonunda ben kafayı yemekten korkuyorum! Haydi haydi sesleri gelmek var dönmek yok sesleri.
Bir uçurumu dünü olmayanın bugünü de olmayanının. Hep böyle devam etmeli diyenlerin. En iyisi arkayı dönüp gitmelelerin vakti... gidip de bir daha dönmemelerin...