Her Devrin Şakşakçıları ve Akp

Bu yazıyı, kendi iç dinamiklerini harekete geçiremeyen; dalkavukların ve dalkavukluğun gölgesinde miskinler tekkesi hüviyetine bürünmüş bir ülkenin bahtsız ve sade bir vatandaşı olarak kaleme alıyorum. Çaresizliğimin hıncını kalemimden alarak rahatlamaya

yazı resim

Bu yazıyı, kendi iç dinamiklerini harekete geçiremeyen; dalkavukların ve dalkavukluğun gölgesinde miskinler tekkesi hüviyetine bürünmüş bir ülkenin bahtsız ve sade bir vatandaşı olarak kaleme alıyorum. Çaresizliğimin hıncını kalemimden alarak rahatlamaya çalışıyorum.

Türkiye, her türlü imkanın ortasında aymazlığın ve savurganlığın kurbanı olan ve elindeki imkanları çarçur eden bir mirasyedi konumunda.

Ülke olarak , yaşadığımız bütün sorunların merkezinde ahlak düşüklüğü, riyakarlık ve yalakalığın yer aldığını söylemek için kahin ya da müneccim olmaya gerek yok. Anadolu’nun en ücra köyündeki Ahmet Ağa veya Beşir emmi bu işin farkında ama ülkede egemen olan ve kendilerini “ elit” diye tanımlayan reziller hala aymazlık ve vurdumduymazlık sarhoşluğunda (Bu durum işlerine geliyor.)

Biz halk olarak siyasilere kızıyoruz. Ama bana kalırsa Türkiye’de asıl problem bürokraside.(Çünkü siyasiler bugün var, yarın yok.) Türkiye’nin kamu kurum ve kuruluşlarında çöreklenmiş, bu kurum ve kuruluşları ülke gerçeklerinden kopuk, savurgan bir padişahlık zihniyetiyle yöneten anlayış ülkedeki olumsuzlukları körükleyen uğursuz bir nefes bence.

Eğer siyasi irade bu ülkeye iyilik yapacaksa önce bürokraside köklü bir devrim yapmalı ayrık otu gibi yer etmiş çıkar şebekelerini dağıtmalı. İşe buradan başlarsa başarı yolunda gerçek anlamda bir adım atmış olur.

Ülkede dalkavuk ve riyakar zihniyet, o denli hakim konumda ki her türlü ahlaki düşüklüğe ve zaafa sahip bir bürokrat çevresinde şakşakçı bulma konusunda hiç sıkıntı çekmiyor.

Bukalemun yapılı ( Bu hayvandan da özür diliyorum. Çünkü bu yaratık kendi iradesi dışında renk değiştiriyor.) kişiler her siyasi kadro değişikliğinde siyasi yapıya çok çabuk entegre oluyorlar ve onların adamı hüviyetine bürünüyorlar.

Ben, seçim gecesine kadar küfrettiği siyasi lider, seçimden galip çıkınca onu alkışlayıp öven; yüksek ahlak ve erdem sahibi(!) çok insan gördüm. Sizlerin de bu tiplere tanık olduğunuzu düşünüyorum.

Daha önce üst düzey yöneticisine rakı sofrası hazırlayan kişilik erozyonuna uğramış rezillerin şu anda da iftar sofrası hazırlama telaşında olduklarını bilmenizde yarar var. Bu bağlamda AKP yöneticililerinin de aynı insanlarla ülkeyi yönetmeye çalışacağından kuşkunuz olmasın. Çünkü hazretler seçim gece yarısından itibaren AKP’liler ve AKP’ye toz kondurmuyorlar. Ne diyelim her iki tarafa da mübarek olsun.

Benim son söyleyeceğim eğer AKP yöneticileri halkın teveccühünü ve güvenini boşa çıkarmak istemiyorlarsa bu konuda samimilerse önce bürokrasiyi bu çakıldaklardan ve çıkar şebekelerinden temizlesinler. Ondan sonra fazla gayretkeş olmaya gerek yok. Yok biz bu bukalemun ve şakşakçılardan memnunuz diyeceklerse kendileri bilir. Yollarına devam etsinler! Demokratik bir ülkede her dört ya da beş yılda bir seçim var. Ömrü olan da bu günleri görür...

Yazarın notu:Bu yazı 2002 seçimlerinden bir gün sonra kaleme alınmıştır. Yorumu okuyuculara bırakıyorum....

Başa Dön