yalnızlığın diraneti,
bozulmaz bir düğüm gibi.
acıyan kalp atışı, her atışda onun adını sayıklamak gibi.
çaresiz derler, her doğan güneşin ışında yeni bir umut arayışı,
kanayan kalbin bedeninde kaybolması,
yolun sessizliği, karanlığını üzerine çökertmek,
her umudun kapanışını bir kerede bin defa hissetmek.
her adımda sönen bir umut daha...
yalanlarından oluşan bir düğümün kıldan ince kılıçtan keskininde yürümeye çalışmak..
hataları sayıklamak, sayıkladıkça çoğalan acı kokusu.
izinde bırakılan kokuların , gecenin sükunetinde kaybolması...
sonbahrın solan gülleri,
insanların o mis kahkaları
kapımın kolunda duran iki ekmek ve günlük süt,
penceremde seyre daldığım o güvercin
yalnızlığımın adımları,
bir omlet kokusu.
nedenleri unutulmuş bir çok hata ve kırılan kalbin acı izleri.
benim evimden çıkan yalnızlık manzarası.