Hava ne çok sıcak ne çok soğuk
Güneş,kristal buz parçalarıyla kaplı yüreğimi ısıtamayacak kadar
bitkin görünüyor.
Bulutlar gitmekle kalmak arasında çelişki yaşarken,
çiçekler açıp açmamakta kararsız.
Rüzgar küskünlüğünü yaşıyor yokluğunun.
El pençe divan durmuşken mutluluğa,
gönlüm sütten kesilmiş çocuk gibi dolaşıyor semalarda.
Ağaçlar dallarındaki son yapraklarını dökerken,
gövdesine kazınan aşkları parçalarken çığlıkları yükseliyor arşa kadar.
Karanlıklar kaldırımlara çökmüş…
Gecenin koyu siyahında üzerimde yine gözlerin.
Bir uzatsan ellerini, bir dokunsan yüreğime,çözülecek buzları bedenimin.
Kıymetini bilemediğim yılları ayaklarına sereceğim umarsızca.
Gönlüm çiçeklerini açacak en derin yerinde
Köklerini salacağım yeryüzüne,dallanıp budaklanacak her baharda
ve yağan her yağmurda yeniden yeşerecek.
güller, karanfiller, yediverenler hayat bulacaklar attığın her adımda.
Sen ömrüme yeniden doğarken,
ben milyonlarca yıldız yağdıracağım saçlarına.