bir eylül ikindisine
sıkıştırdın ayaz aralık gecesini
daha yaprak dökemeden
hasat edemeden serpiştirdiğin
bir tutam kar ensemde
ölüm sessizliğinde sinsice
kitap -yağmur kokusu diyordu
kimine yaşam kimine leş
ya senin
ne yaşamının
ne leşinin kokusu var
ölüşler bu kadar beleş
niye
şiir –bahar bahçe diyordu
yaprak dökümüne kafesledin
ayrılıklar buluşmaya derdik
kavuşmakmış gül ve dikenine
göze kaçmış diken ihanete
bir sabah ya da bir akşam
sorma adımı anma
yandı köprüler
bir mimarmış gibi
yeniden yapılır sanma
duygudan dere idim oynadı yerinden taşlar
nehir oldum yatak değiştirdi tüm akarlar
çağlayanım kaynağım gözlerimin pınarından
ahım var unutma kan damlar yüreğime dudağımdan
dokunduğun yerler can dağlıyor
verdiğin sözler ahım da kalıyor
yaşattığın tüm duygular yüzüme çarpıyor
yemin verdim bir ahtım geriye kalıyor
unutma gönül kolay düşmez
düşse de dilden dile gezmez
geziyorsa bitiş gelmez
bu kahrın şarkısı burada bitmez
kaldı bir tek görüntü beynimde
elim ellerinde bir köprü üstünde
vaatler yeminler vardı gözlerinde
asla, mümkün değil, kesinlikle kelimelerin de
kurban gitti bilesin bir fark etmeze
Resim; Nuri Can