Herşeyi hazırlamıştı, bugün yapacaktı. En zor kısmı karar vermek olmuştu. Hazırlıklar beklediğinden çok daha kısa sürmüştü. Özellikle zehri bulmanın zor olacağını sanıyordu ama internet düşündüğünden çok daha fazla yardımcı olmuştu. Geriye sadece zehri içeceğe katmak ve izlemek kalıyordu. Kolay gibi görünüyordu ama hemen sonuca varmayacaktı, önce denemeliydi. "Başlamazsan bitmez" hep böyle söylerdi babası. Aklına babasının bu sözü gelince hafif bir şekilde gülümsedi. Hayatı teorik yaşayanlardandı. Hani o herşeyi aklında kurup, düşünüp, olası sonuçları görüp gerçek hayata geçirmeyenlerden. Ama bu sefer farklıydı bu sefer başlayacak ve bitirecekti.
Düşüncelerinden sıyrılmaya çalışarak kafasını iki yana salladı ve ayağa kalktı. Bir kaç haftadır ilk defa annesini ve babasını ziyarete gidecekti. Ev arkadaşına veda etmek için yanına gitti. Fazla şüphe uyandırmak istemiyordu fakat elinde değildi, gerçekten sevdiği bir arkadaşını belki son kez görüyordu. Sarıldı ve yanaklarından öptü arkadaşı biraz şaşırmıştı ama bazen böyle garip şeyler yaptığını biliyordu, altında fazla bir anlam aramadı.
Yolda da aklına hep babası geliyordu. Babasının kendisine özgü bir motive yöntemi vardı, her zaman kardeşiyle kendisini doldurmaya çalışırdı. Mesela önemli sınavlarından önce genellikle geçemeyeceklerini söyler, yeteri kadar çalışmadıklarını vurgular ve hakketmeden başarılı olamayacaklarını yinelerdi. Her zaman babası yüzünden her işe bir adım geriden başladığını düşünürdü. Sanki kalkıştığı hiç bir işi başaramayacağını biliyor ve bu nedenle kendini hiç bir işe tam olarak veremiyordu. Gerçi bu alışkanlık onu çok büyük bir yükten kurtarıyordu, hayal kırıklığı. Hayatında belki hiç hüsran yaşamamıştı çünkü beklentileri hiçbir zaman yüksek olmamıştı. Herşeyden alabildiğini alıyor kendini hiçbirşeye bağlamıyordu. Babasının çok küçük bir davranış biçiminin onda ne kadar çok karakter özelliği oluşturduğunu düşünüp şaşırdı. Yine hafif bir şekilde gülümsedi.
Eve vardığında (hala burayı evi olarak adlandırmayı seviyordu) kapıyı annesi açtı, kucaklaştılar. Babasıyla da öpüşüp konuşmaya başladırlar. Bu tarz aile buluşmalarındaki sevgi gösterilerini hep sahte bulurdu. Sanki herkes zorunda olduğu için sarılıp öpüşür ya da hiç umurunda olmasada birbirlerine nasıl olduklarını sorardı. Aslında o gerçekten merak ediyordu nasıl olduklarını ama yinede bu izlenimden bir türlü kurtulamıyordu işte. Uzun bir süre sohbet ettikten sonra babası birer kahve yap ta içelim demişti. O anın planı için mükemmel olduğunu düşünmüştü. Herkesin gözü önünde yapacaktı. Bir an fikrinin güzelliğine kendini kaptırıp gülümsedi. Sonra babası fikrini değiştirmeden kahveleri yapmaya gitmenin iyi olacağına karar verdi. Mutfağa gidip kahveleri hazırladı tabi bardaklardan birinede daha önceden hazırladığı zehri boşalttı.
İlk yudumlarını aldıkları sırada babası ona hayatında neler olduğunu işinin nasıl gittiğini soruyordu. Anlatmayı fazla sevmediği şeylerdi bunlar çünkü başarılı değildi. Tabiki babasının içini rahatlatmak için bazı şeyleri farklı anlattı. Gerçeğin öbjektif olduğunu düşünürdü. Babasının, işlerinin iyi gittiğini düşünmesi bunu babası için doğru yapıyordu. Yani teknik olarak yalan söylemiyordu. İşiyle ilgili sohbet bir süre devam etti.
Babası öksürmeye başladığında kendini gülmekten alamdı. Kahkaha atmıyordu, gülüyordu. Huzurlu ve rahat bir şekilde, sanki yıllardır taşıdığı bir sorumluluğu üzerinden atmıştı. Uzun süredir taşıdığı çok ağır bir yükten kurtulmuştu. Babasının öksürüklerinin sesi yükselince içeri odadan annesi koştu, merakla ne olduğuna bakmaya gelmişti. Annesi mutfaktan bir kaç çeşit ilaç getirdi. O sadece izliyordu hiç müdahale etmeden gülüyor ve izliyordu. Bir süre sonra öksürükler kesilmeye başladı onun yerine çok sesli bir şekilde nefes almaya çalışıyordu babası. Tam bu sırada babasının yanına gitti, gülümseyerek babasının kulağına "elveda" dedi ve annesine göstermeden babasının cebine içinden zehri boşalttığı şişeyi koydu. Bir süre sonra telefona gitti ve ambulansı aradı. Sesini biraz ağlamaklı yapmaya çalışarak şunları söyledi : "Babam bir çeşit nöbet geçiriyor, nefes alamıyor. Bir ambulans gönderin, adresimiz....."
İntihar Planı
......Geriye sadece zehri içeceğe katmak ve izlemek kalıyordu. Kolay gibi görünüyordu ama hemen sonuca varmayacaktı, önce denemeliydi. "Başlamazsan bitmez" hep böyle söylerdi babası......