Bıçak sırtı kardeşler
Yüzyılın dinazorları olma yolunda
Tavaf ederken bu kaleyi
Ağlıyor tanrının zayıf insanları
Ki siyah-beyaz bir günün sonunda
Aydınlık kalıyor yine göz bebekleri
Devrimsizlik aşklara yaslıyor sırtını
Köşelerdeki siyah zeytinli çelenkler
Tacirlerin kucağında uyuyor
Tepkisizliğin hırçın gövdesinden
İçlere sızan sakin bir gürültünün etkisindeyken herkes
Böylece
Kimsenin cennetine girmeden yok oluyor
Tanrı
Ulaşmak kadar hırslı değildik belki de
Varmak kadar sabırlı
Kapatıp sıkıca kendimizi kendimize
Parmak arası bir sigara gibi
Düşerek yollara düşlüyorduk çünkü.