İtiraz

itiraz etmek

yazı resim

Çok olmadığımız kesin
Çok olan tarafta değiliz
Çok olan tarafta olmayacağız
Gidip Almanya'da Türk olacağız
Hollanda'da Surinamlı
Fransa'da Cezayirli
İran'da Azeri
Amerika'da zifiri zenci olacağız
Çoğalan zencide mutlaka kızılderili
İsrail'de Filistinli
Köpeğin karşısında kedi
Kedinin karşısında kuş olacağız
Kuşun karşısında börtü böcek
Hakemler hep karşı takımı tutacak
Ve biz hep yedi kişiyle tamamlayacağız maçı
Çiçeklerden kamelya olacağız
Az kolumuzun tarafında
Solda olacağız
Bu itirazın ilk şartı
Solda da az olacağız
Devrimi çoğaltırken çünkü
Bir başka devrime hızla azalacağız
Bu da itirazın ikinci şartı
Nevzat Çelik

Liseye yeni başladığımızda tanışmıştık bu şiirlerle ve o şiirleri yazanlarla.

“Bu memleket bizim” demekten gayrı suçu olmayanların ödediği bedelleri dinleyerek,

“Aboneyim abone” bombardımanları arasında “bu memleket bizim” diyebilen yeni gençler olmak için ilk adımlarımızı da böyle atmıştık.

Dinlediğimiz şarkılarda “Yoksulluk kader olamaz” diyordu.

“Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” diyordu bir şair.

Büyüyorduk, okuyarak, öğrenerek ve yaşayarak.

Sonraları ise o bedelleri ödeyen abilerimizin “Biz yenildik” itiraflarını duyduk.

“Karlı kayın ormanında” şarkısı bitti “Bir şafaktan bir şafağa” geçildi.

Önce satanların zenginliği, sonra satılanların çaresizliği yeni insanı çok genç yaşta öldürdü.

Ne demişti, Anton Çehov, “Bizi çalışmak kurtarır” ve çalışmaya başlamıştı herkes.

Çalışırken de tanınmaz olmaya.

Geçenlerde bir abimiz soruyordu birine, “Kaç kişi kaldık?” diye.

Gerçekten ben de sormak istiyorum, “Kaç kişi kaldınız abi?”

Hainleri yazan, Bolu gündemine etki eden insanların olumsuzluklarını yazan, siyasilerin, ticarilerin, envai çeşit bezirganların yolsuzluklarını, yalanlarını yazan, ucuz hediyelerle ağız değiştirmeden, çizgisini kaybetmeden hala söyleyebilen, yazabilen, yayınlayabilen, siadlardan, bol arpalıklı oda koltuklarından yana olmadan, hala “inadına devrim, inadına aşk” diyebilen…

Davet

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim!
Bilekler kan içinde, dişler kenetli
Ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim!
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
Yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim!
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!
Nazım Hikmet Ran

29.02.2008

Yorumlar

Başa Dön