Rivayete göre Afrika bölgelerinde (Kuzey Kutbu da olabilir; mekan hiç önemli değil..) ayı avcıları çok kurnazca bir avlama tuzağını geliştirmişler. Derisi pahalı ve bir o kadar kalın olan bu ayıları topla-tüfekle avlamak, derisini zedelemeye sebebiyet verdiği için zalim avcılar bir miktar kan sürdükleri baltayı keskin tarafı yukarı gelecek şekilde kara gömerlermiş. Kanın kokusunu alan -akılsız- ayılar baltayı bulup yalarken, farkından olmadan kendi dilini de keserlermiş. Dili kesilip kan kaybeden ayılar farkına varmaksızın kendi kanını emmeye başlarmış. Kendi kanını yalayan ayılar bir süre sonra kansız kalarak düşüp bayılırmış… Tuzakçı ve düzenbaz avcılar ne yaparmış?! Tabii ki fırsattan istifade ederek, bayılan ayının başına gelip postunu yüzerlermiş…
Yukarıda verdiğim misal nerden (mi) aklıma geldi?
Sigara içen arkadaşlar kızacaklar ama olsun, güneş balçıkla sıvanmaz…
Her sigara içen -istisnasız her sigara içen- insanı gördüğümde bu ayı misali/kendi kanını emen ayılar aklıma gelir.
Hele kadınlar…
Kadınlar ki; saflığın, iffetin, güzelliğin, nezaket ve inceliğin sembolü…
Saflığın, iffetin, güzelliğin, nezaket ve inceliğin sembolü olan kadına sigara yakışmadığı gibi; yiğitlik, mertlik ve delikanlılığın sembolü olan erkeklere de sigara içmek yakışmaz ve yakışmıyor..
Bakıyorsun, küheylan gibi delikanlı, bakmaya kıyamazsın, yanına yaklaşıyor; ağzı b.. gibi, kokuyor.
Hakikaten insanların sigara içmesine anlam veremiyorum.
Zaman zaman iş yerinde; merdiven diplerinde, yolda, otobüs duraklarında karşılaşıyoruz sigara içen insanlara. Hepsinin yüzünde bir mahcubiyet ifadesi… Bu işi yaptıklarının mahcubiyetini yaşıyor ama taze kanın kokusunu alışmış ayılar gibi sigara nikotininden kendini alıkoyamıyor; avcıların tuzağına düşen ayılar gibi kendi kanını emmedikçe emiyor, habire sigara içiyor…
Bilirsiniz, her sigara alışkanlığı; ilk başta özenerek başlarmış. Sonra da etkin maddesini oluşturan bu sinsi uyuşturucu, sinirlerdeki nöronlara yerleşir ve sinir hücrelerinin doğal endorfin üretmesi yönünde vücudu uyarmayı durdururmuş. Bu şekilde beyin yanılarak, doğal olarak ürettiği endorfin yerine nikotin alınması yönünde talepte bulunurmuş. Haliyle bu da, insanın sigara içme isteği duyduğu an demektir...
Bilimsel olarak; bu madde bağımlılığın dört niteliği vardır:
Madde içicide bir haz duygusu verirmiş.
İçici maddeyi almadığında hoş olmayan semptomlar (nikotin yoksunluğu sıkıntıları) yaşıyormuş.
Aynı hazzı almak için maddenin miktarını zaman içinde arttırırmış.
Maddeyi bütün zararlarına rağmen kullanmayı sürdürürmüş.
Şimdi…
Bilimsel olarak tüm bu olup bitenler saptanmışken ve içici tarafından da biliniyorken, sigara içenler hala neden içmeye devam eder?
Bu hususta cevabınız ne olur, bilemem ama bana göre her sigara içicisi kendi kanını emmeye devam eden ayılar gibidir.
Hatta sigara içiciler bu ayılardan daha zavallıdır…
Çünkü kendi kanını emen ayı, bu tuzağa düştüğünün farkından değildir ama içici ne yaptığının farkındandır…