gecenin kara çarşafına uzanmış
yuvarlanarak şarkı söylüyor
akrep ve yelkovan..
gözlerimde kanatlanan kuş
gelip son defa oturdu
yıkılmaz tabularımın üstüne...
sürekli aralayıp duruyorum
dokunduğum karanlığın perdesini
bütün sular aşkın yitik nefesini yutarken
gözkapaklarımda geziyor
uyku tanrısının
şekerkamışı
tekrar tekrar oynadığımız kendi filmimizdi
aşk sahnemiz..
yalnızca bir iğne deliğiydi
böceklerin sırtına binip
kalça kıvırtarak kaçan duygularımız..
herşeyden nem kaparak
boşuna bekledik zamanın ağzında..
herkesin ağzında cümleler
merhamet balosundan çıkarken
kaç kere ödüllendirdik birbirimizin yüreğini
çamurla.
eyy karanlık!!
elini sıkmadan baktım yüzüne
uzayıp kısaldıkça
tekrarlıyorsun kendini
bilirim!!
tek bir aç köpek kendini unutmaz
ağız kuruluğunda
ve
tek bir köpek
ihanet etmez
ekmek yediği su içtiği kapıya
üzerime işlenen suçları dörde katlayıp
ağzı açık bir kilisenin kapısına bıraktım
şimdi hangisi daha ağır geliyor diye soracak
olursan!
yalnızlığımın dilidir derim
suskunluğumun köküne kayan
bilirsin!!
yuvasını şaşırmaz hiçbir kuş
yükseldikçe
avaz avaz bağırır kanatları
belki doğanın kanunlarına
belki de!
kendisini baştan çıkartan
havaya
toprağa
suya
dudaklari etli, akıl hastası bu dünyanın
korsesini çıkarıp takan
insan eli değil midir?
her insan bir başka örer kendi kaderini
ne gelirse insanın başına
kendi elinden gelir..
şehrinin üstünden defalarca geçen
yürüyen bir cesettim
hayır sevgili!!
ben değildim!!
aklın sıra intikam almak istediğin
yara kabuklarının başını kaldırıp
soluğunu bırakan
kendi karanlığındı..
yüzün!!
yüzün ki;
gözlerimin havuzunda
aşkın sanatıyla halen yüzmekte;
ve sen yüzdükçe
bu gözlerin içindeki dünyanın başı altına
bütün kuşlar tüylerini bağışlayıp
yastık oldular
yanaklarından süzülerek akan
her damlanın içinde
boğuldum
alt dudağın asker
üst dudağın subaydı
kara yağız bir çıglıkla
sürgün ettin ağzımı
yorma kendini!
bırak
inceldiği yerden kopsun zincirlerin
git!!
daha uzaga
uzaklara
alıştım karanlığın bir jilet gibi
tenimden geçmesine
artık daha az kavga ediyorum kendimle
artık daha sakin yaklaşıyorum
pelikan suratlılara
belki bir şeytan!
belki de;
bir melek alıp götürdü seni
ben seni unutsam da!!
ekmek, su unutmaz
benden selam olsun
kirli sakallı
ülserli karanlığına..
Sevdambeyaz
Sevda Gencer...