Ahmed diye kiymislardi canina. Bir gece karanliginda gelmislerdi ansizin, ve bir bomba gibi düsmüslerdi düslerinin tam ortasina. O günü hatirladikca ürperiverirdi tüm bedeni. En yakin arkadasi idi Ahmed. Onda sanki miknatis gibi, hergün daha kuvvetli bir sekilde, kendisine dogru ceken bir sey vardi. Ve o geve sanki olacaklari biliyormus gibi hazirlanmis, temizlenmis, ve namaz kilmisti herzamankinden daha fazla bir husu ile. Ve ellerini acmis dakikalarca dua etmisti. Onu kapinin araligindan seyrederken sarsilmisti bütün bedeni. Ve gözlerinden akan damlalar onuda alip götürüvermisti. Tam gözyaslari seccadesine düstügü an girmislerdi iceriye. Onun o halini görünce hiddetleri daha artmis ve bagirmislardi;
"Bölücü!" Ve sopayi indirmislerdi belinin ortasina. Sadece gülümsemis, ve sadece
"Allah" demisti.
Sasirmisti, neredeyse 24 saati kendisiyle gecen ve hep gülümseyen, kendi dertlerini birakip basklarina kosan Ahmed'e "bölücü" demislerdi!
Miktanis o gece tutmustu onu, bir daha birakmamak üzere. Disardaki beyaz karlarin üzerinde sürüklediklerinde onu, arkasindan kalan ince ve uzun kirmizi seritti sadece. Sadece onu götürmüslerdi, adi Ahmed diye. Atakan ise sadece arkasindan bakakalmisti o ana, ama giderken Ahmed'in kendisine biraktigi emaneti almisti.
Karda Kirmizi Izler
Gündem hep savas, ve ölen yine müslüman... Ve birileri hep birilerinin ölümünden maddi birseyler kazanmak dileginde...