Yağmur yağar gri damlalar halinde sert bir zemin kalır toprakta
Hasret kokan mahur bir şarkı bestelenir o saatte dudaklarında
Titrek bir şiir yankılanır üşüyen ellerin ve parmaklarının arasında
Kırılır kalem kanar avuçlarında daha dile getirilmemiş duygular
Aynı saatte havalanır güvercinler ile atmacalar barışsa bu kadar
Dallarda asılı kalır yapraklar ilkbaharda kopar yeniden fırtınalar
Yağmur boşuna yağar tarlalardaki çiçekler ölüm uykusuyla yatar
Ellerin ve yüzün upuzun bir ömrün ortasında kelebekleri yakalar
Ömründe hiç çiçek sevmeyen kelebeklerin acılarından ne anlar
Kırılan bir cama dönüşür zaman yüreğin en ince yerinden kanar
Köprüler yıkılır dereler denizler taşar her sokak ayrılıklara çıkar
Yüreğindeki kelebekler ağlar avuçlarına dökülür gülden hülyalar