"Erteleme, yaratıcılığın en az bilinen ve en çok uygulanan formudur." – Oscar Wilde (kurgusal alıntı)"

Kelimelerin Anlatmaya Çalıştığı Tek Heceliler

Bir şiir istersin benden, “içinde kafiyeler olan”. Kafiyeler sana benzeyemedikleri için mutsuz.

yazı resim

Güneş bütün neşesiyle doğmuştu. Artık yaşanılası ve sonunda kavuşma olan arkçı hasretler yaşayacaktı çocuk yüreklerimiz. Aslında seni kağıtlara yazmayı o kadar çok istedim ki. Ama bir türlü başaramadım, sevgimi ve seni daracık satırların arasına sığdırmayı. Şiirimsi duyguları anlatmanın bu kadar zor olduğunu bilmezdim senden önce. Belki bu yazıdaki kelimelerin bir araya gelmesi bile kifayetsiz kalacak sana ve duygularıma karşı. Yaşanılası sevgim, yalnızlığı aldatma sebebim, ismimin gülen yüzü; hoş geldin...
Her zaman duygulandırmıştır beni aşk şarkıları. Ama şimdi görüyorum ki; onlar bile anlatamıyor seni. Belki büyüdüm artık, çocuk kalmak için o kadar direnmiştim oysa. Hani bazı haykırmak istersin; boğazında düğümlenir kelimeler boğulacakmış gibi. Ya da bir söze başlarsın; fakat ona akraba bir bağ bulamaz ve cümlenin sonuna yüklemi koyamazsın ya; şu an öyle bir durumdayım. Gözlerimi kapattım ve ellerim kalbime nakliyecilik yaparak klavyeyi kullanıyor. Bir şiir istersin benden, “içinde kafiyeler olan”. Kafiyeler sana benzeyemedikleri için mutsuz.
Hani sabahları bir umut olur içinde, sevgi iklimine dair. En güzel “Günaydınlar” hayal edersin. Gece olunca bir sıkıntı kaplar ya içini. Yani katiyen içki içme mecburiyetinde bir gece başlangıcı. Hani uzaklıktır asıl sebebi, seni bu kadar özlememin. Şimdiye kadar hep ayrılık için yazdım yazılarımı. İlk defa biriyle beraberken; onu severken yazıyorum. Bilmiyorum; bu kelimeler sana yeterli olabiliyor mu? Fakat bizim buralarda en büyük aptallık, seni satırların arasına sığdırmaya çalışmak olarak kabul ediliyor.
Bilir misin; yazarlar hep hayalindeki sevgiliye yazarlar yazılarını. Tıpkı ozanlar ve şairlerin, şiirlerini uzaklarda; belki hiç yaşamamış biri için yazdıkları gibi. Belki şu an yanımda olsaydın, bu kadar hasret kokmazdı nisan. Zaten ayrılıkları getiren de nisan yağmurları değil midir? Ve özlemleri yaşanılası kılan, sonunda sana kavuşmak değil midir? İyi ki varsın, iyi ki benimsin, iyi ki seviyorsun beni, iyi ki seviyorum seni; seni sevmeseydim yazamazdım...!

KİTAP İZLERİ

Nohut Oda

Melisa Kesmez

Melisa Kesmez’in ‘Nohut Oda’sı: Eşyaların Hafızası ve Kalanların Kırılgan Yuvası Melisa Kesmez, üçüncü öykü kitabı "Nohut Oda"nın başında, Gaston Bachelard'dan çarpıcı bir alıntıya yer veriyor:
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön