"Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. Pazartesi sendromuyla aynı mantık." – Mark Twain"

Kendine Paranoya

Bazı konuşmalar tek kişiliktir. İçten, sesiz ve kalabalık

yazı resimYZ

Ki’lere takılma be Hasan!

Ki ;

Her görmediğimizi
hiç bilmiyor olsaydık keşke.

Hepsi;
hepsi Meral kadardı yüreğim.

Meral !

Vapur gibi tıklım tıklım mısralar.

Hepsi
ar

Sırasız karmaşık
Kadıköy – Karaköy.

Yüksek kaldırımda alçak insanlar!

Hüseyin!
Gül
ay!

Buldunuz mu,
var mıymış boş iskele?

Yok sizi görmeye gelmedim.

-“Bu amca bizi görmeye geldi”

“Sizi değil;
sizi göremezdim ki.

Benim paranoyam vardı.”

“Hay …koyayım burası çok yokuş.”

-“1 güne sığar mı
3 paket sigara.”

“Benim paranoyam da var zaten.
Vapur da tıklım tıklım.”

-Anlamadınız zaten.
-“Siz hiç mercimek çorbasını sirkeli içtiniz mi.”

-“Abla mendil”

Sergiden çıktım Beyoğlu’nda.

-“Abi gül.”

“Kime ki?”

İç
tim.
Bir dikişlik hayat.

Sadece
bir
dikiş.

-“Bir dikiş mi?”

-“Offf ya !
Dalaşacak Güneş bile yok.”
“Salak .Geceleri Güneş mi olur ki?”

-“Lan baksana şu mendilci kıza”
“Hangisi?”

-“Gül satan çocuğun yanındaki”

“Son
bahar yüzlü olana mı?”

“Sonbahar?”

-“Ulan karı olmak vardı şimdi?”
-“Ne?”
-“Ağlamak için be! Hem rimelim de akardı”

Yuh be rakının tortusu mu olur.
“Yok ya;
mendil satan çocuğun tortusu kaldı içimde”

-“Tortu?
Ne tortusu be.”

-“Aman Allah’ım!
aman!”
Al işte yine oldu!”

“-Zıkkımın dibi yine ne var?”

“sana o kadar da söyledim, şunu tekrarlama diye.”
-“Neyi?

“Karı olmak vardı” diye.

Al işte !
yine döllendim şiire.

Hasan!
Gülay!
Meral!
Hüseyin!
Çıkmaz sokak!
Sirkeli mercimek..

“Bankomatta çocuk mu yatıyor?”

-“Sen İstanbul’u seviyor muydun”?

Şehir baz Aşk.
Küfürbaz Aşk.
Düzenbaz Aşk!
Şiir baz Aşk.

Şehir bana ihanet.
sokak
sokak
sok
ak.

“Kaçalım artık!
Öbürsü gün 23 Nisan!
Bayram yaa!”

-“Şerefe…
Çocuklar!”

“Paranoyam var,
yokuş çıkamam
dan gelemedim size çocuklar!”

-----------
Paranoyak bir Beyoğlu/Bakırköy gecesi

KİTAP İZLERİ

Gözyaşı Konağı

Şebnem İşigüzel

Osmanlı Sürgününde Modern Bir Kadının Sesi Şebnem İşigüzel, Gözyaşı Konağı’nda, 19. yüzyıl Osmanlısının boğucu atmosferini, ataerkil bir ailenin baskısıyla Büyükada'ya sürgün edilen genç bir kadının
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön