Kumdan Hızıyla Akşam Aşığı

Rüzgarların kuyusunda ılık hızıyla esen akşamsefası uyanıklığın / Oysa niyetinin öfkesi dalga dalga çarpar denize / Ne fazla süse ne de heceye imkan vermeyen gülüşünü avuçlar martılar / Ağırlaşan izler bırakırsın hiçbir avuçtan kayamayacak kadar...

yazı resim

Yeşile sürülmüş tutkular
Sürme eller
Bu ürpertisi uykusunun
Damla damla üşüyor gece
Sağnak akıntılı okyanuslara
Hecelenemeyen nehir
Zifiri renk zifiri yeşilinde pencerenin
Ceviz defne çınar
Mavi mor sarı
Su ekmek uyku gibi öz
Ama jiletler gibi okyanusu penceren
Rüyaların kuyusunda ılık hızıyla firar eden bir akşam aşığı
Kirlenmiş mermerleri
Titreyen sesleri
Alısız bakışlarıyla viran olmuş imgeler
Kirlenmiş tırnaklar
Aynı niyeti ; öfkeli ve kararlı
Olacasız bir iyimserlik
Sersemleten bir öykü böylesi rastlanılmayan
Kapanan çiçek görülmemiştir koklanmadan
Gören göz dokunur çünkü
Bir çiçeğe cevize defneye çınara
Maviye mora sarıya
Suya ekmeğe uykuya
Sayık kalmış düşünceler kulaklara
Tekrar edilen noktalar oluşturabilirdi bir doğruyu da ancak
Öyleyse zararsız ve kulaksız algılar
Kapatıp cümleni pencerenin kolunda
Bir altın takılı güneşin rengi
Ve martı beyazında perdeler , günü öylece saklar dışarıya
Şafak sökümü adımlarla yol alır evine kilitli bakışların
Sırtını yakan duvarlara örülü doğruların
Öyleyse noktasız
Öyleyse virgülsüz ve öylesi soluksuz koşarak
Dışarıya adımlarsın kendini
Kendine kilitli evin
Okyanus yosunu kokar saçların
Rüzgarların kuyusunda ılık hızıyla esen akşamsefası uyanıklığın
Oysa niyetinin öfkesi dalga dalga çarpar denize
Ne fazla süse ne de heceye imkan vermeyen gülüşünü avuçlar martılar
Ağırlaşan izler bırakırsın hiçbir avuçtan kayamayacak kadar yıldızlaşan kumlara
Resmedersin seyrini ufkun
Denizin nemiyle alçılar
Günün sonuyla tamamlarsın kumdan anlamlarını
Toz olmamış
Öyleyse yıldız parlaklığında
Ve akıp giden zamana ket , akmayan yalnızlığın
Ve avuçlarında , bir martının gülüşüne kapanan , öyleyse yalınayak , öyleyse yeşile örgülü Saçlarını sunarsın geceye
Kirlenmiş tırnaklar batar okyanusun en ücra köşesine
Öyleyse hiç kirlenmemişçesine ruhun
Öfken ve kararlılığın bir akşamdan diğerine yankılar yüzünü
Denize girmelisin o anda
O martı edasında
Açarak kollarını sarabildiğin kadar sarıp denizi , denizin kucağında uzanmalısın
Yıldız yıldız olmalı tavan ve yatağında huzur , ayağında sırtına deyen bir başka yaşam gibi sarmalısın denizi
O beşik edasında ve annenin kolları kadar içten ve içinden gelen bir coşkuyla dalmalısın denize
Öyleyse anılarına
Geride bıraktığın toz yığın ise hiç yazılmayan sayfalarda
Saçlarını okşatmalısın denize
Çıkıp gitmeden önce
Kumsala yaklaştığında , süzmelisin tüm ışığını suların ve tek renk gök yüzü , beyazını yansıtabildiği koyuluktan karartısını evrenin , giyinmelisin
Uzanabildiğin kadar uzanmalı kumlara ve model olmalısın denize
O diğer bir zamana kadar resmedecektir seni kumdan tuale
Sabahı serinleten martı nefeslerini
Yüzünde duyabileceğin kadar seni sersemleten güneş sancısı
Elinden tutup kaldıracak boylu boyunca kumlardan adımlara doğru
Evine yönelecek bakışları adımlarının
Sana kilitli kapın gözlerinin ve ellerinin yaşıyla dokunacak tenine
Duvarların hala sırtında bir yankı
Hecelenemeyen nehrin rüyasından doğrulacaksın
Yatağında uyandığındaysa
Hiçbir renge , ağaca ve tada dokunamayan bir niyet kararlılığında olacak pencerenin ardı
Koca şehir sararan bir centilmenlikle sunacak sana da içindeki kaosu
İşte bu
Sürme eller ve
Bu da ürpertisiydi uykunun
Anlatıldıkça uykulaşan silik bir rüyaydı hatırladığın
Unutulmak istercesine senden kaçan
Yaşanmışçasına da içinden gelen tutukluğun

Başa Dön