"Kitaplarımı yakmayın; çünkü yakarsanız, o zaman hakikat denen şeyin ne olduğunu bilemezsiniz." - John Milton"

Leylâ Vü Mecnûn

yazı resim

'Zaman, geçmiş ya da gelecek zamandır. Çöl... Sapsarı kumlar güneşin yakıcı ışıkları altında parıl parıl... Göz alır ha bire. Gökyüzü renksizdir. Yeşilin bütün tonları hafızalardan silinmiştir. Boğucu bir yel eser uzaktan uzağa... Kuzgun sesleri.. Çöl, Fuzûlî olmuştur; sessiz bir gazel okumakta.
Taa ufukta nokta gibi bir karartı vardır. Habire samyeli eser
dörtbir yandan. Burada yön de yoktur tıpkı yeşil gibi...'

modern çağın kadını mı ördü bu ağı aşkın adına
-ki iliklerde mızrak mızrak ışıkların çelengi-dir
gökyüzünde gömülü ölünün ayak ucundaki yıldızar

yıldızlar mı
yok yok sevinç gözyaşlarıdır yaşanmış aşklardan artakalan
esir çiçeklerin alınyazısıdır bu

gözlere mil çekilmişse
kumlar da kördür bundan ötürü -ve bundan böyle-
çiçeklerin suskunluğuna denk
çölü kaynatan aşkın mahiyeti
leylâ'yı görür mü hiç

leylâ bir hiçtir görebilen gözlerde
bir kadınsa -ki aranan-
serapların maviliğinde
esrarlı dumanların kıvrımı yok
mecnûn'un bıraktığı ayak izinde
okunabilir aşkın imzası
şol sahrâ vü deryâ içre

'Ve karartı ı yakalar. Çöl kükremektedir geçmiş ya da gelecek zamana doğru...'

KİTAP İZLERİ

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

Peyami Safa

Acının ve Istırabın Edebiyatı Peyami Safa'nın "Dokuzuncu Har-iciye Koğuşu", hastalığın pençesindeki insan ruhunun zamana meydan okuyan bir keşfi olmaya devam ediyor. Edebiyatın en temel işlevlerinden
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön