Aslında o da bir çocuktu..
Amansız haykırışlarla doluydu bedeni
Çocukluğuna yakışmayacak kadar titrekti elleri
Kirliydi ve dağınıktı saçları...
Yalnızlığından kaçıp saklandığı tek yerdi belki sur dipleri
Kimsenin bilmediği terk edilişi yaşadı her seferinde
Hiç tatmadığı ana sıcaklığını aradı vitra tenekesinde..
Yaşıtları uyuyamazken o korkmadı bütün gece caddelerde...
Merakımdan dayanamadım sordum;
En çok hangi oyuncağı istersin?...
Gülümsedi, ben o yaşı geçeli çok oldu be abi...
Şaşırdım acaba oyuncak yaşı altımıydı yoksa yedi mi?
İstanbul'un tozunu toplar gibiydi ayakları
Hissetmiyordu artık batan dikenleri,taşları...
Bazen okul önlerinde bazen oyun parklarında..
Kendisi için bakmıyordu, olursa bir gün çocuğuna seçiyordu..
Her gün güneşle birlikte doğardı...
Sabahları Beyoğlu'na simitçi Hayri babaya.
Öğlen vakti Ortaköy'lü fukara lokantası Kadir ustaya.
En son ki gece güneşle beraber batmıştı Sarayburnu'na...