Zifiri karanlık, ağarmaz günüm;
Bu nasıl bir devran, bu nasıl dönüm?
Zeybeğime ölüm; millete zulüm!
Zeybeğimi unutmadı bu millet;
Hüseyn-i davada şehittir elbet!
Kan bürümüş gözleriyle, kızanlar,
Bu dünya onlara kalır sananlar,
Zeybeğin kanına ekmek bananlar;
Yalan, dolan ile yelken açtılar;
Günü geldi; izbelere kaçtılar!
Hak yerine zorbalığı seçenler,
Su yerine kan doldurup içenler,
Zeybeğime kanlı kefen biçenler;
Gözden ırak köşelerde yittiler!
Teker teker geberip de gittiler!
Issız ada, çıkmaz sesi, feryadı;
İdam yaftasında zeybeğin adı
Bir sefil müddei, bir rezil kadı;
Acep, bugün nerde, bugün nerdeler?
Hakkın cezasıyla cehennemdeler!
Zulüm yeryüzünde olmaz payidar;
Adalet yolunda verilen canlar!
Tarih sayfasında ne zalimler var!
Kim sayar onları isim be isim?
Toprakla yek olan bin mundar cisim…
Belki, bu, tarihin intikamıdır;
Damla damla düşen, mazlum kanıdır.
Gerçek divan elbet Hak divanıdır!
Günü gelir yüce divan kurulur;
Akan kanın hesapları sorulur…
Zalim pençesine düşüp, gülen yok!
Gidip de oradan geri gelen yok!
Sorsan bugün, kızanları bilen yok;
Zeybeğimin her köşede adı var!
Ona sevgim öz babamdan yadigâr