Resepsiyona uzanan renksiz ve bakımsız yer yer duvarları nemden dökülen
koridorun sonunda duran masaya vardım elinde çabuk tükenen bir tükenmez kalem bulunan yaşlı, gudubet suratı olan hani derler ya yüzüne bakan zavallı ineğin danası alınmaz türden olan adama yaklaştım,sağlam sesimle bize iki
kişilik oda ver dedim.İrkilmiş olmalıydı sesim aramızdaki mesafeden çok daha uzun menzilli çıkmıştı ya da uzun zamandır sağlam bir ses duymuyordu.Cevabını geçte olsa hırıltılı nefes alış verişiyle karışık sesiyle verdi.Delikanlı sen teksin yoksa manitanda mı var urusmu peki.Sinirlendim;bu sefer sesimde iki kişilik çıkmıştı iki kişilik oda istiyorum;hayallerim ve benim için.Emrimi yerine getireceğini anlamam hiç de zor olmadı.Başını sahnedeki sanatçılar gibi yere eğdi.Baş üstüne dedi,size en temiz odayı veriyorum sizden önce de bir delikanlı ve sevgilisi o odayı olması gereken şekilde kullandılar ;güldü sanki karşımda duran bir portre gibiydi
gerçekte kendi yoktu sadece çizgilerden ve yağlı, meraklısına iyi kokan bir boyadan ibaretti ve dişleri sigara içmekten güneş kadar sararmıştı o an dişçi değilde bir deli olduğuma şükrettiğim nadir anlardan biriydi.
Otel
Resepsiyona uzanan renksiz ve bakımsız yer yer duvarları nemden dökülen koridorun sonunda duran masaya vardım