öyle bir ben işte...
öylesine yazayım dedim, ilk kez kafam rahat yazarken o yüzden birazcık kötü olabilir kusura bakmayın şimdiden. sanırım bunu bilerek yazdım beklentiniz ne kadar düşük olursa sonuçtan o kadar memnun kalabilirsiniz=). öyle ya hayatın kuralı bu böylece olası hayal kırıklıklarından kaçınmış oluyoruz. dedim ya ilk kez kafam rahat ve ben yazı yazıyorum ne içimde bir telaş ne gözlerimde bir sıkıntı. tamamen keyfi ve zevk için karar verilmiş kutsal bir an bu. ama kötü yanları da varmış ne bileyim, akıcı değilim mesela 5 dakikalık iş oldu yarım saat. aslında amacım kendimle olan konuşmamı size yansıtmak. bilmiyorum neden bunu istediğimi sanırım bir tür psikopatım. evet, bu yazıyı tüm üye olduğum edebiyat sitelerime koyucam. herkes bilsin istiyorum. öylesine bir ben var işte...
geçen gün kendi kendimle muhabbet ederken aklımdaki bir soru çözüme kavuştu. neden bu dünyada olduğum gözümde o kadar net bir şekilde parıldadı ki o anı hiçbir ana değişemem. tabii ki bunu söylememe gerek yok zaten konu bu değil. sadece paylaşmak istedim. öylesine istedim. bu arada istanbuldaki kuşların acilen beslenme düzenini değişitirmesi gerekiyor. zaten bugün martının tekini alakasız bir yerde uçarken yakaladım. aslında bu bizim suçumuz deniz öylesine pis ki ne zaman vapura binsem midem kalkıyor. hayvan da beslenemiyor aç kalıyor şehrin içine kadar uçuyor yiycek bulmak için, sonra bizim kafamıza geri dönüşüm yapıyor aslında iyi de yapıyor; hani hak etmiyor değiliz. ben o martı olsam tüm martı toplar... neyse bu kadar paylaşımcı olmaya lüzum yok. bir başka konu ise taksiler, gün içinde en pozitif anlarımda bile hay bu hayatın taa.... dedirttiren tek ama tek şeyleri. neyleri bilemedim sonuçta bu öylesine bir yazı değil mi? sözcük bulamaya kasmama gerek yok sanırım. evet, bu yeni bir akım bu özgürlük denemesi:D. içimden çıkanı kağıda yazdım denemesi bu! taksileri sevmiyorum işin özü bu. ve sanırım ehliyetimi alma dürtüsünden vazgeçebilirim sırf bu yüzden. ama ne var ki karavan hayalim ehliyetimi tüm o anlamsız ve bana göre gayette abartılı bir rakamı olan harcı yatırırken mutluluk duymaya itiyor. öyle garip bir rakam ki küsartlı falan. ayrıca sürücü kursunun dosya tutma parası da cabası. sanki elinde taşıdı, altı üstü klasörü rafına kaldırdı. her neyse birazda güzelliklerden bahsetmek lazım.
aslında birazda garip özelliklerimden bahsedesim var.
bazen yürürken gözlerimi kapatıyorum, bu çok eğlenceli ve garip bir his. bazense gökyüzüne bakarak yürüyorum ve birine çarpınca normal yürümeye devam ediyorum. gökyüzüne bakınca neden burda olduğumu hatırlıyorum sanki... ve körmüş gibi yürümek her an herşeyi kaybedebileceğimi hatırlatıyor. bazen merdivenleri çıkarken dans ediyorum ve en suratsız komşumun kapısının önünden geçerken belki delikten bakıyordur diye garip hareketlerde bulunuyorum. ne biliyim herkes gülmeli. bazen otobüste aklıma bir şey geliyor ve suratımda aptal bir gülümseme oluyor eskiden insanların fark ettiğini fark edince suratımı toplardım şimdiyse bana ne diyorum. günün her anı düşünüyorum 24 saat boyunca beni hiç yalnız bırakmıyorum. he bir de çok güzel tarot bakarım bu artı bir puan olsa gerek. bazen bazı insanlara sarılasım geliyor mesela humanities hocası. ne bileyelim bazı insanlar çok sevimli. keşke yadırganmasa samimi olmadan sarılmak ama sanırım bu bazı açılardan çok da iyi olmazdı. bir de sabah 6da kalkacağım günler uyuyamıyorum bir saatim kaldı iki saatim kaldı gibisinden tuhaf bir stress oluyorum. her neyse daha fazla yazmayacağım gittikçe garipleşebilir. hala benden hoşlanan bir kaç dostumu kaybedesim yok şu an. şu an yazmaktan sıkıldım. aslında en kötü denemem bu ama canım kötü yazmak istiyorsa bu benim suçum olamaz sonuçta insan ya arzularının ya mantığının ya da duygularının kölesi.
Öylesine Bir Ben
okunmasa daha iyi aslında biraz saçma ama gerçekçi de entelektuellerin ilginç bir tablo dedigi, cocugun eline fırca versen daha güzel çizer abi diye yorumladığımız abuk subuk resimler gibi