Kayboldu zamanın eriyik acısı içinde...Farkettiğin an maskesini takan
farkettiğin an içini usturayla aniden çizip atan...
Bilmediği bir şehrin yokuşundaydı dün düşünde..
Bugün elinde gitarı çalıyordu boğaza karşı bir bankın üstünde,
üstünde mor bir elbise...Ve gözünde hiç eksilmeyen damlamaya hazır bir siyah girye...
Uçurtmasının ipi kopup gittiğinden beri
sadece anlama bulamaya çalıştı kelimeleri...
Kapı çalındı açmaya korkmadı:bu gündüzü olmayan günlerin takvimi...
Takvim sayfaları günbegün tokattı geçmisi yüzüne vuran ve gecesi her dem koyulaşan...
Baktı sustu koştu ve ne yaptıysa olmadı..
Nefesi durmadı..Kapı kapanmadı..
Dipsiz boşluk onu sıcak kucağından atmadı,
sildi suretini, sundu yaşamaya...
Şimdi kendini düşlerle avutuyor zira sadece kuklası oluyor yenilmeyen zamanın,
Yarın nerede bunu kendi bile bilmiyor...
Her yeni an perde açıp kapanıyor
Oyun kısırdöngü oluyor...Yapboz mavileri tüketiyor...
