Akrep, kar, yelkovan, gül, izahat, rönesans, sahtiyan, culüs, Revolve, Komalı Ece, PERİ, ben, Pal’yolcu, kıskançlık, cam, kesit, pandül, hezeyan, vurgun vesaire...
Bacağının üstündeki çizgili kaslardan tutkallamış seni o!
Zıvanasından korkusuz bronşlarının, rötar yapmış bir gece rembrand
As yüzünü as! Portmantoya as, unut orada onu, unut! Kimse görmesin
Gölge oyunlarını ihtiyar bir pencereönüçiçeğinin. Geveze
Dudaklarında çiğne geçmişi ve tükür. Kükürt tükür gecelerce.
Tükür. Kimse kalmasın geçmişinden. Renksiz, ari, ve flu değil mi
Geçmişin? Niye tutuyorsun sözgeçirmez bedeninde onu?
As, hüzünü as portmantoya. Çekmecelerine tıkıştır
Çözümünü bilmecelerinin. Bir düş fırçası tecavüz edecek
Kareli dudaklarına. İzmarit kanonları gözaltına alacak onları.
As, yüzümü as yüzüne! Gardroba as ortak
Eklemlerimizi. Elemlerimizi. Veremlerimizi.
Geçmişinin üçkanıtçı bankeri Revolve: benim iktidarsız faustum.
100’e kadar say şimdi! Say!
Komalı Pec gelip çattığında herkes sonelenecek!
Bir – iki – üç – dört – beş... Culüs Başlıyor
Vuruyor sırtıma hikaye bileşik zamanı: eni – boyu belligelirsiz rüyalar!
Akrep başa vurdu gecesinden inleme sesleri geliyor kısraklarıma.
Kasıklarındaki acılı titreme ritüelleri seni korkularından mı koruyor?
Anlat eldivenlerini anlat onun! Koynuna devrettiği hezeyanlarını,
Sarart, karart bakışlarını, kekeleme, devrilme, silkelen, düşünme,
Düşürme yüzünü, as yüzünü as gerekirse,
konuş sadece konuş geveleme kareli dudaklarında yaşadıklarını,
izahatlerini bırak, at köşeye, altet korkularını, as korkularını, as yüzünü as,
geçmişini as, unut onu, ne yaptıysa unut, unut,
unut o kahrolasıca Revolve’yi:
benim allahın belası faustum!
Korkularını plastik kutulara tıkıp gömeceğim gökyüzüne.
Otuz – kırk – elli – altmış... Culüs Başlıyor işte,
as yüzünü as, portmantoya as hüzünü:
Komalı Pec görünüyor. Yüzüğünde yüzbinlerce ölü yüz...
Bir latin keşişinden kalma fişekleri rahmini çevreliyor... Taht’a çıkacak bugün!
Tahta çıkacak gözleri... masaları tahta çıkacak... masalları tahta!
Perilerin ruhban okulundan sıra arkadaşları. Perilerin penisi Komalı
Pec, bütün gecelerin hecelerini fallop’una sıkıştırıp öldürecek.
Komalı Pec geliyor. Başlıyor Perilerin rönesansı.
Ergenlik sivilceleri çıkarıyor akrep, yelkovan güverteden atlayamıyor,
Uçkurundan duvara düğümleniyor zaman. Yaman değişiyor evren.
Uzak meşaleli yerlere sıcak mesafeli yollar yapıveriyorlar pal’yolcular.
İşte tacı geldi Pec’in. İşte Pal’yolcular onu omuzlarında taht’a taşıyorlar.
Karşı gönderden fırlayacak birileri, birşeyler olacak, olmalı,
Olmalı, olmalı, olmalı, olmalı! Saklanamaz kimse.
“O” bile sonelenecek!
Yetmiş, seksen, doksan...
Yıllar önce başlanıp hiç bitirilememiş bir şiirin topukları vuruyor karnıma.
Tehlike anında gamı kırıp üzerime atıyor Pal’yolcu:
- kahin bekçisi Orta Kat’ın.
Sırça bir akrep dokunuyor bacaklarına. Orta Kat değişmiş,
başka son gördüğümden. Sırtında güneşli pazartesilerden
kalma ultraviolet tanıklar. Tanık genli bir sırt!
Acılarından fırlamış ziftli akneler yapışmış akciğerlerine.
PERİ gibi. Aynı senin gibi PERİ!
Çok objeli şiirler gibi yamalı
Duruyorsun düşündüğünde akrebi. Yelkovanı bırak.
Unut düşlerinin “G” noktasını senden çalmış Revolve’yi:
Benim uçkuruna binlerce kurşun konduracağım faustum.
As, sorgularını as! Unut onu! Unut! Taşımasın artık seni
Piç organlarında. Ruhum donuyor, komalı pecin culüsü bu!
Taht’a çıktı o. Dayanamıyorum. Dayanamıyorum PERİ.
Tahta çıktı gözlerim. Unut onu! Unut! Uyut ödüllerini.
As bedenimi al as! Askılanayım. Yüksek ateşli bir nöbette
Bekliyorum. Dört tarafı eşit bir kesitten geçiriyor
Bir Pal’yolcu yine seni. Yokoluyorum. Cam yokoluyor.
Sancı bu zaman. Bir hancının ipince şişeleri kesiyor
bileklerimi. Bir acının boydan boya kahırlığı düşüyor tepeme!
Cam bir saatin içindeymiş bak bu Orta Kat
Guguk Sokağında: Az Kaldı.
Düşler bile sonelenecek!
Yönünü yitirmiş bir gururla bütün Orta Kat’ın zeminini gözleriyle kapladı Pec.
Söz vermişti dudaklarına, biliyordu Pal’yolcular. PERİ bilmiyordu tabii ki.
Susuyordu. En iyi bir kişi biliyordu oysa. Akrep – yelkovan biliyordu.
Evet. Biliyordu. Ama her şeyi o tasarlamıştı; kandırdı seni PERİ!
Kandırdı seni “O”! Kandırdı!
En iyi Revolve biliyordu işte inan: Benim korkak – ruhsuz – kaybeden – illet –
kifayetsiz - ihtiyatsız – ihtiyaçsız – menfaatçi ve köpek faustum. Köpekliğin
içselleştiği bir bedensizlik: iki noktanın ik noktası: Temelsiz ve emelsiz
– on paralık cesareti olmayan
Siyah deri eldiveniyle yalnız ve kimsesiz bir perinin düşlerini parselleyendi
revolve: benim küçük harfli – can çekişen faustum.
Sıran geldi. revolve:
Ölüm – Arkam – Sağım – Solum
Ve 100 şimdi! Sinsice arseniği işliyorum damarlarına – ne yazık
Ve 100 şimdi! Emerek çıkarıyorum PERİ’nin içine işlediğin pislikleri.
Göğüslerindeki parantezlere dokunduruyorum komalı ellerimi.
İyileştiriyorum. Bakışlarım emleşiyor. Kork şimdi revolve, Kork!
Kimim ki ben? Değil mi? Ne yapabilirim ki PERİ için?
Sensiz nasıl olabilir PERİ değil mi? Kimim ben? Biliyorsun.
O tırstığın Komalı Pec kim sanıyordun?
İyi biliyorsun işte! Ritmi akıp giden bir şiirin kanatlarında tanımıştın.
Kanından çıkarabileceğimi biliyordun kaçırdığın o PERİ’yi. Zavallı!
Bu gece culüs gecem ve 100 şimdi – geçmişin ekmek kırıntılarıyla
Uğraşmadan! 100 – 100’eyiz revolve: benim kaybeden faustum.
Ve yüz şimdi. Komalı Pec geldi.
Çek silah diye doğrulttuğun
Sevgisiz yengeç pençelerini.
Herşey sona dönecek.