Rakımı Yüksek Sevdası Alçak

dağda kalan can acısı sanamı sormalı o yalancı gözleremi senmiydin o sözler gözlerinmiydi benle konuşan

yazı resim

O gündü
Hırkamı alıp dağlara tırmanıyordum
Elimde yalnızlığım
Dağlara haykırıyordum
Dağlar kaldıramıyor inim inim inliyordu.
İşte o zaman anladım.

Kereat vakti çökmüş dağlarda
Kuşların sesi ölmüştü
Şuursuzca kızıllık çökmüş dağlara doğru
Sanki bilmezmiş gibi sonunu.
Demedin mi kanka ya bu iş okumaz diye
Ve ben ilk defa orda yanıldım
Ve ben ilk defa orda yenildim

Ama suçlu sendin ben değil
Gözlerindi o yalancı gözlerin

O diyarsız bakışlarmıydın sen
Yoksa o otomatik silahtan çıkarcasına
Sözlerin ardın damı gizindi
Rakımı yüksek kalleşliğide bir ona eş
Yanılmıştım harab olmuştum

Biri gelse de ardımdan
Sivas gibi yanan kalbime
Soksa hançeri külleri savrulan yüreğime

Senin avuçlarında
Sıcak kanım damlarken
Ben dinsin diye acım
Dağların kalbine sokmuştum bu çaresiz başımı
Ne büyük şehirde yedim ne harda ne de attığım adımlarda
Ben vurgunu; sana iyilik dileyip uzaklaşacaktım
Ben ben var ya ben bu vurgunu ateşin başında yedim

Şimdi bendeki depremi hangi rasathane ölçer
Şimdi bende ki yangını hangi seller içine çeker
Şimdi bendeki öfkeyi hangi faili belli olaylar çözer
Şimdi beni kim dur dura bilir
Şimdi kim benim önüme bend çekebilir
Aht ettim bendeki kuyruk acısını sana hediye etmeye

Ve gün yine doğacak o yeşil dağların ardından
Ve ben yine orda olacağım
Başımı eymeden
Sana tükenmişlimi göstermeden
O geceyi soracağım
O gece evet o gece ne büyük bir acı bıraktı çaresiz kalan yüreğimde
Ama sabır suyundan içiyorum senin diz çökeceğin günü bekliyorum

Başa Dön