Beynimde dışlanan radyo sesi, sigaramın yükselerek dağılan dumanı, oturarak çiğnediğim zaman sakızı, boğuk bir dolap sesi,
mermerin pis yüzü; beklenmedik bir öksürükle dışarı çıkmak istemeyen paslı ruhum, ihtiyacı birliktelikler zorunlu dostluklar,
hiçbir sebebi olmayan yalanlar, gerçekmiş gibi yaşanan aşklar, kımıldamaya üşenen gözyaşı tortusu, aynadaki görüntüme kakaladığım
Ruhumun kokusu ve uykusuzluğun derin uykusu...
Bunların hepsi keşkelerden kurduğum yaşanması gereken ömrimin aklıma gelen düşmanları.
Gözlerim hafif kısık, buğulu sözlerimin hepsi ajandamın satır çizgilerinin ardında tutuklu.
Geceleri uyuması gereken saatler kirpiklerime yapışıp benden derin düşlerimin hesabını saorduğunda kirpiklerim yerçekimine
dayanamaz ve birkaç satır dökülür uyşuk gözyaşlarımın içinde;
Etik ülkelerin sınırlarını geçemediğim için topuğumdaki terlerin parıltısını denizlere geri verdim.
Uykusuz gece seanslarında farkettim ruhumun beni terkedip bir çöp tenekesinin dibinde tirtir titrediğini. Hayal meyal aklımda
kalan sevgililer ısırdı beni.
Ama ya seni... Bebekte bir kahve kokusu mu, heybeli bir fayton sesi mi, yoksa cehennemin ateşi m, ısıtacak seni..?
Ruhumun kokusu
Beynimde dışlanan radyo sesi, sigaramın yükselerek dağılan dumanı, oturarak çiğnediğim zaman sakızı, boğuk bir dolap sesi, mermerin pis yüzü; beklenmedik bir öksürükle dışarı çıkmak istemeyen paslı ruhum, ihtiyacı birliktelikler zorunlu dostluklar...