RÜZGARLA SEVİŞMEK
Yazmak ya da hissetmek.
Mülkiyetini alamayız ki kelimelerin.
Ya sen sıralarsın onları telgraf tellerine,
ya da senin bedeninde bir başkası
döküverir acımasızca,
en kırılganları bile...
Önemli olan
anlaşabilmektir karşındakiyle.
Önemli olan
göz göze bakabilmek hala,
kelimeler fırtınayı haber verirken.
Ne söylersen söyle,
ne yazarsan yaz
sana yada bir başkasına dair,
dinleyenin anladığı kadar olacaktır
bütün anlatabilme yetin.
Tepeye giden patikanın
yegane anahtarıdır o -dinleyen-in.
Ansızın başlayan dolu misali
tüm ifadelerini sarssa da ,
soru işaretlerinin olması da güzeldir bir konuşmada
ya da ünlemlerin veya
uçurumdan itilmelerin...
Sonuçta
Ta ki,
herşeyden vazgeçip
gerisin geri,
coşkunu yüreğine,
yüreğini eline alıp
koşmaya başladığında
hissedersin ancak içinde rüzgarı.
Eğer en büyük zevkin
kelimeler ve dinleyenden öte
yapayalnız ve çıplak
rüzgar ile sevişmekse...