Çarpık bacaklı meyhane masalarında,
Alkolden kamçısı vardı sürgün anılarımın.
Şakladıkça unutmak istediklerimin üstünde
Bir bir hortlayıp ayaklanırdı,
Cehennem külleri altındaki
İç yangılarımdan arta kalmış o bildik acı.
Ve her biri ateş gözlü heyulaya dönüşüp
Hesap sorardı,
Saldırırdı,
Kırardı kolumu kanadımı.
Cayır cayır yakardı yakarmayan yüreğimi...
Kara haber gece olup çökünce her yanıma;
Işıksız yıldızlar yuvarlanırdı üzerime;
Cipre olup sürüldüğüm,
Dilimlenmiş köy ekmeğine benzeyen
İnsafsız dillere...
Beni tanımayan cansız bedenlerinizi,
Şok kader yırtmacında gören göz cinnetlerim;
Milyonlarca karınca yürütür, kuru kafatasımın içinde
Susardım, susardım; özlerdim sonra...
Ağızları bıçak açmadığı bir sıra;
Kendini cennetin bekçisi sanan
Cıvık, alaycı bir ses çınlardı, ulu orta...
Neden, niçin ve nasıl yani diye sorduran
İşte sonumuz bu!..
Herkes tadacak bu acıyı!..
Mekanları cennet olsun(lar)!..
Altında cehennem ateşi,
Üstünde cadı kazanı...
Bir değil, İki değil,
Sacayağı oldu acılar.
] ]