Şairin Vedası

Rasim Yılmaz

yazı resim

Şair gitmekle kalmak arasında, bir duruşu aynı anda yaşar,
saatin tik takları çınlar kulağında,
zamanın yorgunluğu belirgindir göz torbalarında,
dört duvar arasında sıkışır birdenbire tüm benliği
gözleri takılır boş odada ki resmi soluk çerçeveye
geçmişi düşününce, dalından düşen kuru yaprağa,
dönüşüverir sureti

Ve birden kalbini serbest bırakır...

Ayakları geri geri giderken mazinin tümcesinde
dakikaların nasıl geçtiğini sorgular sorgusuzca
duvardaki saatin sarkaçlarından akıverir tüm duyguları
kir tutmuş, mora çalan duvarın rengine karışıverir
düşlerini çıkarıp, gerçeğin ateş kuyusuna fırlatır geri kalanları

Odanın en kuytu köşesinde dua ederken
açtığı avuçlarından dökülüverir tüm duyguları...!
Boynu bükülür her amin deyişinde
eğilir Yaratana...

Kifayetsiz kalan isyanlarının hecesi
yüzüstü kapanır toprağa
nemlenir gözyaşlarıyla geçmişinin izleri
bir isim yapışır dudağına
çamura batar sevdanın son sözleri
elveda der son bir kez daha
durur, döner, yürür, yanar
yandıkça savrulur....!

Sessizlik, ansızın bir sancı olup saplanır yüreğine
sızlanan yanlarını kamçılarken kış ayazı
hüznün zirvesinden bırakır kendini boşluğa
geçmişi koyup yan cebine
kapıyı aralar
kapıyı çarpar
son sigarasını yakarak çıkar dert hanesinden
ve geri dönmez bir daha...!

09 Aralık 2013

Rasim Yılmaz

Yorumlar

Başa Dön