Sana hiç sarılamadim İstanbul.
Oysa kaç kez gelmek istedim
Gözlerinin mavisine.
Kaç kez yaşlarımı sermek istedim
Yüreğinin derinliklerine..
Kavuşamadık be koca İstanbul.
Tam yirmi altı yıldır sustaramadım
İçimde günbegün büyüyen hasretini.
Suçluyum biliyorum;
Mürekkebimle hiç anlatamadım ki
Maviye çalan o gözlerini..
Hep uzaklardan sevdim seni.
Hep yıldızlarla kıyasladım o yüreğini.
Kavuşamadık işte...
Sarılamadık işte...
Ve yalan değil İstanbul;
Denizlerle sevişmelerini kıskandığım,
Rüya sonlarında,
Gidişlerini sinemde yumrukladığım,
Yalan değil ey yar...
Bir kavuşsam vuslatın gölgelerinde
Yağmurlari icecektim avuçlarından.
Olmuyor böyle biliyorum,
Senden uzaklarda yaşanmıyor.
İçime akıtsam da özlemin çığlıklarını,
Susturamadım hasret kelimelerini.
Ne zaman düşünsem seni;
Ömrüm gözlerine firari,
Yüreğim ise hasretine kelepçeli...
Vefasız bir sevgili olsan da,
Delice seviyordum seni...
Ellerini tutamasam da,
Hep yüreğimde hançerledim hıçkırıklarını.
Hep dudaklarımı kanatarak
İzledim baharla kavuşmalarını.
Bir gece ,
Bogaziçini düşlemezsem
Zehir zıkkım olur kelimeler dilimde.
Sabah ezanlarını,
Eyüp'te hayal etmezsem
Karanlıklar güneşimi kurutacaktır perdelerimde..
Sana söz İstanbul,
Sana yemindir ey yâr,
Vuslatlara gülümsediğimde
Muradımdır sevdiğimle sana koşmak.
Hasret gönlümün son dileğidir,
Sultanahmet Camisinin avlusunda
Doyasıya Cenneti koklamak..