sensizliğin bu ilk akşamında
dudağımda yokluğunun zehirli çiçeği büyüyor
kalbim kanadı kırık serçeler gibi üşüyor
sürükleniyor ayaklarım sensizlik ülkesine
ruhuma hasretin dev yükü düşüyor
sensizliğin bu ilk akşamında
bavulunu toplamış küskün bir yolcuyum
içinde sensizliğe ağlayan kırık dökük eşyalarım
öyle zor ki taşımak hatıralarımızı
parmaklarım kanıyor
sensizliğin bu ilk akşamında
bu koca yürek suskun adımlar atıyor
içimdeki camları kırıyor zehirden yağmurlar
bir elveda demeden gitmen var ya
gözlerime bir hançer gibi saplanıyor