Sırra Beden

ve bir ayakkabı gerek, merdiven gerek çok şey gerek bir prenses gibi sana bir gece, on ikiyi kırık bir kafa geçe, kül kedisi gibi soyunmak en gerek.

yazı resim

Zırhtır senin göz yaşların

sert namlunun ucundan akmaya hazır ince sözlerine cephe cephe giyindiğim.

kalbimde ince kurşun_i sızılarıyla ağladığın bir sabah yanına gelirim,

yazına gelirim çayına gelirim,

her şeyimle her yanına ben gelirim.

Zırhtır çünkü, bilmek gerek giymesini seni

ve asmak gerek ucube düşlerimin kül kedisini

ve bir ayakkabı gerek, merdiven gerek çok şey gerek

bir prenses gibi sana bir gece, on ikiyi kırık bir kafa geçe, kül kedisi gibi soyunmak en gerek.

anne kokulu bir sabahta rıhtımı olmak gerekir ıslak düşlerin

ve deniz kuruluğunda bir meltem gibi esmeliyim güneşin battığı saçlarından

deniz kuruluğunda bir ayıbım artık

yitirilmiş

gibiyim ben,

anne olmaktır dileğim,

sıcak olmaktır bir yanım.

Kanıyorsun bana, hissedebiliyorum, öfke dolu kusursuz aşkının, bana attığını ve

Geldiğini; her şeyim sen.

ve sen gelmeden her şeyim kayıp.

sahi sen gelene dek; neredeydi o sahilane ellerin?

Sabundan bir gül kokuyor

sabahlarım ve bazen güneş hiç açmıyor,

acıkmıyorum ve fazlasıyla gülmüyorum

acımıyorum da artık,

uyuştu kelimelerim,

sarhoşluk ayıp gelmiyor artık şu sarhoşluğa attığım naralarım da bir yol.a benzemiyor.

ılık ılık kanım

damar damar dört tarafı nehirlerle çevrili ellerim.

Ellerim bir sabah dökülüyor sana

yavaş yavaş bir avuç kuru döküntüyle

bir yüz sana geliyor oluyorum.

yüzümden öpersin beni

yüzümle sevdiğin gibi

yüzümden uyutursun sonra;

rıhtımda kalın bilekli gemiler kara kara otururken, bir kara boyu

içime bir aşk oturdu, demir atmaya oturdu, gitmemeye; hep olmaya bir aşk, içime oturdu.

Kara kuşağıyla Ay gökyüzünde asıldı sonra

yıldızlar sahi beni sana kuşandı ve pürüzsüz teninde bir bulut ağlamaya ne deli yakıştı

sen kokuyor oldun sonra

Güneş yanar, bulut ağlar oldu

Bir çocuk doğdu o anda ve bir adam bir yerlerde katil oldu.

ellerin kokuyor oldu sonra

ve bir soru oldu;

sahi bana gelene dek neredeydin??.

nerede sabahladı gövden

nerede acıktın

bensiz su içmişliğin de var senin

bensiz sevmişliğin de olmuştur

Nerede kaldı ellerin ve nereye battı gözlerin?

bana değmedi inan hiç biri senin değdiğin gibi.

ne Kara kuşaklı bir Ay ne yıldız ne de Bahar

değmedi hiç değmedi bana

bensiz geçtiğin sarhoş kollar

diken diken dolandı içime bir aşk boyu.

gül battı sabahıma gül battı

sabun kokulu bir gülüş battı sonra

rıhtımda bir tuzak

ağır bilekleriyle bir sabah

o da battı.

Bu da cevap oldu sonra.

Sen kokuyorsun

Beraber büyüyemedikllerimiz vardı sahi?

beraber öleceklerimiz de olsa; kafi.

yanında uyumayı arzuluyor yaşamım

seninle bir sabah;

O yazı.na gelirim bir kalemde unutulmamaya!

çayına gelirim

Bir dem de hatırlanmaya!

karışır giderim şeker kokulu bir memlekette;

menekşe memleketse seninle her sabah;

O memlekette beraber yaşlanmalara.

serin rıhtımda, bir sızı

kanatları sensindir artık giden tayfanın

geldiğin yolların kancası ve sancısı o kolların

içimde bir pusuda, kıvrılan ılık ılık sözlerin.

Senin rıhtımında bir sızı; ben demirlenir ben bağlanırım.

çünkü ruhunda saklıdır, benim özlediğim her yer.

Söylemiştim; suyun dibinde bir zappayım delice bağdaş kurmuş, gemiye bağlanmıştım.

ve öp beni

sevginden öpüyorken seni

sen öp yine beni

aklımda kalan yarım ay

yarısı bende saklı

gülüşüme, göz yaşını eker misin

ve beni sana seni bana

getirir belki bir sabah

sahi sen o sabah beni kendinden eder misin?

söz biter aynı kadın sarhoşluğa kalkar

bir ceylan su içiyordur şu anda muhakkak

ve belki günlerden perşembedir belki salı

bir gün gelir elbet giderken diğer biri

seni bana getirecek günlerin takvimlerinde açan yaprak

ve baharlarda dolaşan yaprak

ve sayfada gezinen beyaz taç.landırılmış, kırılgan yaprak

siz söyleyin ona; hangi bahardı sahi bana yüzüyle esmediğiı?

Kim bilebilir belki bir bahar açıyordur yerin güzel yüzünde;

sende.
ya da yüzün sandığım bir ölüme..

Başa Dön